Avrupa’nın en özel ve en sıra dışı ülkesi Avusturya’ya dair seyahat edin veya etmeyin fark etmeksizin bilmenize gereken her şeyi yazımızda irdeledik! Orta Avrupa ve hatta Avrupa denilince akla gelebilecek ilk birkaç ülkeden birisidir. Tarihi gelişimi açısından da sürekli etkileşimde olduğumuz Avrupa ülkelerinden birisi olması, diğer pek çok Avrupa ülkesine göre Türkiye’de daha fazla tanınmasına neden oluyor. Avusturya yalnızca tarihiyle önem taşıyan bir ülke değil. Aynı zamanda da dünyanın en önemli kültür ve sanat merkezidir. Resim, müzik, heykeltıraş ve daha pek çok farklı sanatın çıkış noktası olmuş veya gelişiminde rol almış ciddi bir kültür tarihine sahiptir. Şehirlerindeki mimari özellikleri ile de bunu güçlü bir şekilde hissettiren Avusturya’ya seyahat etmeyi planlamaktaysanız Avusturya ile ilgili merak edebileceğiniz her şeyi yazımızda bulabilirsiniz.
Avusturya denilince doğal olarak ilk akla gelen şey Viyana oluyor. Türklerin tarihinden, sanat ve kültür tarihine kadar her açıdan Viyana, Avusturya’nın en önemli simgesidir. Ayrıca Viyana Avusturya’nın başkenti ve en büyük, en kalabalık şehri konumunda bulunmaktadır. Avusturya’nın bölgedeki tarihi 100’lü yıllara kadar uzanmaktadır. Tarih sahnesindeki ilk varlıkları için Roma İmparatorluğu tarafından işgal edildiği 100’lü yıllar belirtilir. Ancak 2500 yıllık bir Kelt tarihi de bölgedeki yaşamın tarihini daha da geriye çekmektedir. Hristiyan toplum yaşamının ağırlıklı olduğu ülke tarihte krallık ve imparatorluk yönetimlerinden gelerek, günümüzde cumhuriyet yönetiminde idare edilmektedir. Dünya tarihinin en büyük ve en güçlü imparatorluklarıyla her zaman etkileşim içerisinde olmuştur. Tüm bu tarihi özellikleri kadar Alp Dağları, korunan şehirleri, gölleri ve el değmemiş doğal alanları ile Avusturya mutlaka görülmesi gereken ülkeler arasında bulunmaktadır.
Avusturya; ekonomik açıdan dışa bağımlılığı düşük seviyelerde olan bir ülkedir. Ekonominin temel kaynaklarını sanayi ve tarım oluşturmaktadır. Ayrıca bir kültür ve sanat ülkesi olması güçlü tarihiyle birlikte ekonomisinde turizmde güçlü ayaklardan birisini oluşturmaktadır. Bununla birlikte Avusturya genelini çevreleyen Alp Dağları nedeniyle yüksek oranda dağlık arazilerden oluşmaktadır. Bu gibi etkenlerde ülkede tarıma elverişli topraklarının oldukça sınırlı olmasına neden olmaktadır. Bu nedenle ülkede tarım teknolojisi alanında özellikle 2.Dünya Savaşı sonrasında çok hızlı bir gelişim yaşanmıştır. Bu şekilde ülkede tarıma elverişli toprakların az olmasının getirdiği dezavantajların ciddi manada dengelenmesi sağlanmıştır. Avusturya ekonomi aynı zamanda da alçak bölgelerini kapsayacak biçimde hayvancılık ile desteklenmektedir. Avusturya’da ekonominin en önemli temellerinden birisini ise sanayi oluşturmaktadır.
Avusturya genelinde pik demir, ham çelik ve alüminyum üretimi oldukça yüksek seviyelerdedir. Bu maddelere eşlik eden kağıt, kimyasal madde ve plastik gibi diğer sanayi ürünleri de ülke ekonomisinin en temel kaynaklarını oluşturmaktadır. Avusturya’da bulunan uluslararası düzeyde lider konumda olmasını sağlayan magnezit üretim kapasitesi çok yüksek seviyededir. Ayrıca Avusturya ekonomisi için ciddi bir kaynak oluşturan petrole de sahiptir. Avusturya’nın güneydoğu bölgesinde yer alan Schwechat kasabasında petrol rafineleri bulunmaktadır. Burada bulunan petrol rafineleri, ülke genelindeki petrol ve petrol ürünleri tüketiminin oluşturduğu petrol ihtiyacının 4’te 3’ünü karşılamaktadır. Doğal alanlarını güçlü bir şekilde korumakta olan Avusturya, coğrafik konumunun getirdiği avantaj ile geniş orman sahalarına sahiptir. Bu orman sahaları ekonomisi de güçlü bir kaynak oluşturuyor. Zira yerel halk tarafından geniş ormanlardaki ağaçlardan ciddi seviyede planlı bir kereste üretimi gerçekleştirmektedir. İşlenmiş kereste ürünleri, Avusturya’nın en temel ihracat malzemesini oluşturmaktadır. Elektronik ürünler, maden, kağıt, elektrik enerjisi, gıda ürünleri ve makineler Avusturya’nın en fazla ihraç gerçekleştirdiği ve ekonomisini güçlendirdiği kalemlerdir.
Avusturya, federal bir cumhuriyet sistemiyle yönetilmektedir. Bu nedenle ülke eyaletlerden oluşmaktadır ve toplamda 9 eyaleti bulunmaktadır. Avusturya’daki eyaletler Burgenland, Karitinya, Aşağı Avusturya(Niederösterreich), Yukarı Avusturya(Oberösterreich), Salzburg, Steiemark, Tirol, Vorarlberg ve Viyana şeklindedir. Avusturya; Hristiyan inancını kent mimarileri, kültür ve sanat eserleri, toplumsal yaşayış şekilleri ve siyaseti ile dinamik biçimde yansıtan başlıca Avrupa ülkelerinden birisi olmuştur. Ülkede Hristiyanlığın bu güçlü yapısının oluşmasında doğudan gelen başta Osmanlı İmparatorluğu olmak üzere İslam ülkeleriyle tarihten gelen çetin savaşlarının önemli bir etkisi bulunmaktadır.
Avusturya son derece kozmopolit bir yaşam stilini Hristiyanlıkla bağdaştırarak yaşayan bir toplum yapısına sahiptir. Bunun izleri Avusturya’nın her yerinde somut bir şekilde görülebilmektedir. Bununla birlikte Avusturya gezisi sırasında bizden izler görmeniz durumunda da kesinlikle şaşırmamalısınız. En küçük kasabalarından, en büyük kent merkezlerine kadar pek çok noktada özellikle Osmanlı döneminden çok fazla iz Avusturya genelinde mevcuttur. Bu yüzden Avusturya’ya gittiğinizde çok fazla biden şeyler görebilirsiniz. Bununla birlikte kültür ve sanat, toplumsal bir yaşayış biçimidir. Bu nedenle ülkenin her yerinde meydanlarda, ara sokaklarda ve parklarda sürekli farklı sanat branşlarına ilişkin gösteriler sergilemekte olan genç, yaşlı çok fazla kişiyle karşılaşabilirsiniz. Klasik müzik, modern müzik, salon dansları, sokak dansları, heykeller ve çok daha fazlası Avusturya şehirleri için özel bir atmosfer sunuyor.
Avusturya Nerededir?
Avusturya; kültürü ve siyasi gücüyle tarihte hep güçlü ülkelere ev sahipliği yapmış ve günümüzde de yapmaya devam eden Avrupa kıtasının ortasında bulunmaktadır. Bu yüzden tam olarak Avusturya nerededir sorusu için Orta Avrupa’da olduğunu söylemek mümkündür. Avusturya bulunduğu lokasyon nedeniyle denize kıyısı bulunmayan Avrupa ülkelerinden birisidir. Avusturya’nın batısında Lihtenştayn ve İsviçre sınırları bulunmaktadır. Güneyinde ise İtalya ve Slovenya sınırları bulunan Avusturya’nın doğusunda Macaristan ve Slovakya sınırları bulunmaktadır. Toplumsal yaşayış, ırksal faktörler ve çok daha fazlasıyla esas önemli bağlantısı olan ülkeler kuzey sınırında bulunmaktadır. Avusturya kuzey sınırlarında Almanya ve Çek Cumhuriyeti ile komşudur. Bunun sıkıntısını tarih boyunca olduğu gibi yakın tarihte yaşanan 2.Dünya Savaşı sırasında fazlasıyla çekmiştir.
Avusturya; batısında ünlü Konstans Gölü, doğusunda ise Neusiedi Gölü arasında yayılan bir coğrafyada kurulmuştur. Yüz ölçümü açısından küçük bir Avrupa ülkesi olan Avusturya’nın doğusundan batısına toplam 570 kilometre mesafe bulunmaktadır. Ülkenin kuzeyinden, güneyine kadar ise en uzun uzaklık mesafesi 300 kilometredir. Avusturya, Alp Dağlarının doğuda kalan kısmının üzerine kurulu olduğundan 4’te 3’ü gibi bir kısmı dağlık arazilerden oluşmaktadır.
Bir Avrupa ülkesi olmasından dolayı Türkiye’den Avusturya’ya gitmek oldukça kolaydır. Türkiye’den uçakla Avusturya’ya sadece 2-2.5 saatlik bir uçuş ile ulaşabilirsiniz. Aktarmalı uçak seferleri ile Türkiye’de İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirlerden de Avusturya’nın başkenti Viyana ve diğer şehirlerine ulaşım gerçekleştirebilirsiniz.
Avusturya’da Konuşulan Diller
Avusturya resmi dili Almanca olarak kabul edilmiştir. Ancak Almanya Almancasından önemli farklılıklar içeren bir Almanca ülkede konuşulmaktadır. Daha ağırlıklı olarak Avusturya halkının çok önemli bir kısmı tarafından Bavyera Almancası lehçesi ile gündelik ve resmi konuşmalar gerçekleştirilmektedir. Bununla birlikte Avusturya’da kabul edilen birden fazla resmi dil bulunmaktadır. Bu resmi dil olarak kabul edilen diller arasında Macarca, Burgenland Hırvatçası ve Slovence şeklindedir.
Avusturya’da Türkçe dili de konuşulmaktadır. Avusturya nüfusunun %2.3 gibi bir kısmını Türkiye’den giden göçmenler oluşturduğundan, aralarında önemli seviyede Türkçe konuşmaktadır. Aynı zamanda Avusturya’da yaşayan diğer etnik kökenlerin ilk sırasında da Türkler bulunmaktadır. Türklerin ardından ülkedeki konuşma dili açısından yoğunluğu en fazla olan dil %2.2 ile Boşnakça ve %1.8 ile Sırpça şeklindedir.
Avusturya Dini İnançları
Hristiyanlık, Avusturya’nın resmi dini olarak kabul edilmiştir. Ancak toplumda Hristiyanlık Katoklik baskınlığıyla dikkat çekmektedir. Katolik inancı için Avusturya, Avrupa tarihinde çok önemli bir konuma sahiptir. Ortaçağ ve Yeniçağ dönemlerinde Katolik kiliselerinin koruyucusu unvanını almıştır. Avusturya nüfusunun 74% gibi kısmı Katolik inancına sahip kişilerden oluşmaktadır.
Ülkedeki Protestan nüfusu ise 5% gibi oldukça düşük seviyededir. Bununla birlikte Avusturya’da toplumun %12 gibi bir kısmı kendisini herhangi bir dine bağlı kabul etmemektedir. Çok düşük seviyede Yahudi toplumu ile birlikte 350 bin düzeyinde Müslüman ve yaklaşık 200 bin civarında Ortodoks inanca sahip kişi olduğu belirtilmektedir.
Avusturya Kısa Tarihi
Bugünkü Avusturya’nın bulunduğu Orta Avrupa topraklarında ilk yerleşimler Keltler tarafından 2500 yıl öncesine uzanmaktadır. Avusturya tarihi ise bu bölgede ilk olarak 100’lü yıllarda ortaya çıkmıştır. Bu tarihlerde dünyaya egemen olan Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilen Avusturya, tarih sahnesinde ortaya çıkmıştır. Frank ve Lombard kralı Şarlman tarafından 803 yılında verilen Avusturya, birlikte olduğu Almanya’yla beraber “Doğu Marklığı” statüsünü almıştır. Bu gelişme tarihin önemli etkenlerinden birisi olan Germen İmparatorluğu’nun kuruluşunun ilk temellerini hazırlamıştır. 14.yüzyıl ile birlikte başa geçen Habsburg Hanedanlığı, ülkenin ciddi bir güç kazanmasını sağlamış ve 18.yüzyıla kadar Avrupa kıtasında genelinde egemen bir toplum haline gelmesini sağlamıştır.
Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu adıyla tarihte yerini alan Habsburg Hanedanlığı, güçlü bir kuvvet haline gelmiştir. İmparator 1.Ferdinand, 15.yüzyıldan itibaren doğuda Osmanlı İmparatorluğu’ndan gelen saldırılara liderlik eden ülkesinin iyiliği için önemli bir adım gerçekleştirdi. İmparator, Macaristan’ı Osmanlı hakimiyetine bırakma ve 30 bin duka altın vergi koşuluyla saldırıları durdurmuştur. Daha sonra Osmanlı ve Kutsal İttifak arasında devam eden savaşlar neticesinde Osmanlı’dan ayrılan Macaristan ile bir araya gelerek, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu adı altında bir yeni bir kuruluş gerçekleştirmiştir. 1 Dünya Savaşı’na kadar bu şekilde tarih sahnesinde yer alan Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, savaş sonucunda dağılmıştır. Bu gelişmelerin ardından Avusturya, Almanya ile birleşmek istemiş ancak müsaade edilmemiştir. Bunun üzerine Avusturya Cumhuriyeti kurulmuştur. 1938 yılında ise Nazi Almanya’sı tarafından işgal edilmiştir. İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına vesile olan bu gelişme ardından Avusturya, ABD, Sovyetler Birliği, İngiltere ve Fransa tarafından işgale uğramıştır. 1955 yılında ise yaptığı anlaşmalar sonucunda bağımsızlığını kazanmıştır.
Avusturya’ya Ne Zaman Gidilir?
Bir kültür sanat ülkesi, doğal güzellikler ülkesi olan Avusturya’ya ne zaman gidilir şeklinde bir soru için sınırlamalı bir cevap vermek doğru olmaz. Çünkü Avusturya bulunduğu coğrafik konumu nedeniyle sert karasal iklime sahiptir. Bu özelliği hem kışın hem de yazın kendisine has güzellikleri ile ziyaret edilebilir bir ülke konumunda bulunmasını sağlamaktadır. Kış aylarında Alpler’de kayak deneyimi arayanlar için özel fırsatlar sunarken, yaz aylarında ise şehir gezileri için eşsiz bir ülkedir. Özellikle ülkenin iklimsel ve bitki örtüsü özelliklerinin bahar ve yaz aylarının gelmesiyle birlikte renkliliğe ve canlılığa kavuşur. Böyle bir ortamda yeşilliklerle, geleneksel mimarisi halen korunmaya devam eden şehirlerinde eşsiz bir Avusturya gezisi organize edilebilir.
Avusturya’ya Nasıl Gidilir?
Türkiye’den Avusturya’ya gitmek için kullanabileceğini farklı ulaşım alternatifleri bulunmaktadır. Avusturya seyahati için kullanabileceğiniz ilk ve en basit yöntem tabii ki havayolu ulaşımıdır. Türkiye’den, Avusturya’ya doğrudan seferler düzenleyen havayolu şirketleri bulunmaktadır. İstanbul, İzmir, Ankara ve daha pek çok kentten Avusturya’nın başkenti Viyana’ya uçak seferleri düzenlenmektedir. Ortalama olarak 2,5 ile 3 saat aralığında bir uçak yolculuğuyla başkent Viyana’ya ulaşabilmeniz mümkündür. Avusturya uçak bileti fiyatları ortalama olarak bin TL ile 1500 TL aralığında değişmektedir.
Avusturya, bir Avrupa ülkesi olduğundan Türkiye’den karayolu ve demiryolu ile ulaşım imkanı da bulunmaktadır. Ancak Avusturya’ya karayolu veya demiryolu üzerinden seyahat etmeyi düşünüyorsanız arada geçeceğiniz Avrupa ülkelerinin AB üyesi olması ve Schengen üyesi olması nedeniyle Schengen vizesine ihtiyaç duyacağınızı unutmamalısınız. Ayrıca yolculuğunuz birkaç gün sürebilir.
Avusturya İçi Ulaşım
Avusturya son derece gelişmiş bir ülke olmasından mütevellit tüm şehirleri arasında oldukça gelişmiş bir ulaşım ağına sahiptir. Avusturya şehirleri arasında seyahat etmek istediğinizde kullanabileceğiniz havayolu, karayolu ve demiryolu şirketleri bulunmaktadır. Farklı yoğunluklarda ve farklı noktalara yapılan ulaşım seferleriyle kolayca ülke genelinde dolaşabilirsiniz. Bununla birlikte Avusturya şehir içi ulaşım açısından da oldukça gelişmiş bir altyapıya sahiptir.
Viyana, Salzburg ve diğer tüm şehirlerinde otobüs, metro, finüküler ve banliyö gibi geniş toplu taşıma seçenekleri bulunmaktadır. Avusturya toplu taşıma konusunda en ekonomik Avrupa ülkelerinden birisidir. Bununla birlikte Avusturya araç kiralama, taksi gibi farklı ulaşım araçları da bulunuyor. Özellikle Viyana Havalimanı’ndan şehir merkezine ulaşımda taksi son derece ekonomik ve konforlu bir seçenek oluyor. Taksiyle tüm Viyana şehrinde 35-40 Euro aralığında seyahat edebilirsiniz. Toplu taşımada ise saat, güzergah ve kullanılan toplu taşıma aracına göre değişkenlik göstermektedir.
Avusturya İklim ve Hava Durumu
Avusturya iklimi tam bir Orta Avrupa coğrafyası özelliklerini taşımaktadır. Avusturya son derece sert bir karasal iklim yapısına hakimdir. Özellikle ülkenin hemen hemen 4’te 3’lük bir kısmını oluşturmasından mütevelli Alp Dağları’nın iklimsel koşulları üzerinde fazlasıyla etkileri gözlemlenmektedir. Denize kıyısının bulunmaması nedeniyle sert karasal iklime sahip Avusturya’da kış aylarında sıcaklık değerleri -10 derecelerin üzerine çıkabilmektedir. Yaz aylarında ise ülke geneline aşırı sıcak hava etkisi görülmez. Aksine daha çok ılıman bir sıcaklık değerleri gözlemlenebilmektedir. Alp Dağları, ülkenin önemli bir kısmını oluştursa da dağların batı kısmında bulunan diğer ülkelere göre daha düşük seviyede bir yağış potansiyeline sahiptir.
Avusturya’da Ne Yenir?
Avusturya, Orta Avrupa ülkesi olmasının getirdiği son derece kozmopolit bir yemek kültürüne sahiptir. Cermen mutfak kültürünün ağırlığı altında İngiliz ve yanı sıra İtalya ve Sovyet etkisi de mutfağında görülebilmektedir. Bunun dışında Avusturya’da Osmanlı mutfağı izlerini ve etkilerini görebilmekte mümkündür. Hin, Orta Doğu, Türk ve İtalyan mutfaklarının etkilerinden harmanlanan son derece özel bir Cermen mutfak kültürüne sahiptir. Bu nedenle Avusturya’da ne yenir sorusu için fazlasıyla geniş yelpazede yanıt vermek mümkündür. Günümüzde hem modern hem de geleneksel lezzetleri bir araya getiren Avusturya’da neler yenir? Gelin birlikte bakalım!
- Grießnockerlsuppe; Telaffuzunda fazlasıyla zorlanacağınız bu lezzet, Avusturya’nın en popüler yiyecekleri arasında yer alıyor. Türkçe karlılığı İrmik Hamuru Çorbası şekilde yapılabilmektedir. İsminin söylenmesine göre çok ama çok basit bir şekilde hazırlanabilmektedir. Ülkenin zengin çorba kültürünün önemli parçalarından birisidir.
- Kaiserschmarrn; Geleneksel pankeklerin farklı bir versiyonudur. Normal yapılışına göre içerisine farklı olarak rom, vanilya ve kuş üzümü ilave edilmiş halidir. Elma sosu ve pudra şekeri ilavesi ile eşsiz bir görsellikte servis edilmektedir. İmparatorun isteği doğrultusunda yapılmıştır. Adını da “Kaiser” yani imparator ve “schmarrn” yani manasız/uydurma anlamına gelen kelimelerden almaktadır.
- Rauchfleisch; Avusturya mutfağının et kullanımının yoğun olduğunu gösteren lezzetlerden birisidir. Dana eti veya domuz eti kullanarak, basit tütsüleme tekniğiyle hazırlanan bir yemektir. Servisi sırasında yanına yaban turp veya bezelye ilave edilmektedir.
- Tafelspitz; Etten yapılan bir diğer Avusturya yemeğidir. Dilimlenerek, haşlanmış dana eti veya sığır et ile yapılmaktadır. Her tercihe göre yanına farklı sebzeler ilave edilerek, tüketilmektedir. En yaygın ve en geleneksel servisinde ise elma püresi kullanılmaktadır. Avusturya İmparatoru 1.Franz Josef’in en sevdiği yemek olduğu belirtilir.
- Linzer-torte; Avusturya’nın Linz kentinde popüler olmuş ve dünyaya yayılmış bir tür tatlıdır. Un, tereyağı, yumurta beyazı, limon suyu, tarçın ve kuruyemişler kullanılarak hazırlanmaktadır. Hamurunun üzerine reçel veya tereyağı koyularak, gevrek hamuruyla sıcak sıcak servis dedilir.
- Wiener Würstel; Viyana sosisi olarak da bilinen bu sosis türü, popüler Alman sosisiyle aynı özelliklere sahiptir. Ağırlıklı olarak domuz eti kullanıldığından, hangi etten yapıldığını bilmedikleri sosisleri tüketmemeleri tavsiye edilir.
- Mozart Çikolatası; Avusturya’nın kültür ve sanat alanındaki dünyaya etkisini ve tabii ki Alp Dağları’nın etkisini gösteren çok özel bir üründür. Belçika gibi Avusturya’da çikolata konusunda oldukça maharetlidir. Bunu en önemli değeri Mozart ile bir araya getirerek, turistlere eşsiz bir çikolata deneyimi sunuyor.
Avusturya Gezilecek Yerler
Bir gezi rehberi için en önemli aşamalardan birisi de tabii ki gidilecek ülkede neler görülebileceği ve nerelere gidilebileceğidir. Avusturya gezi rehberi çerçevesinde ülkenin ekonomisi, tarihi, iklim ve doğal özellikleri ile ilgili bilgilerin ardından bu bilgiler ışığında nerelere gidebileceğiniz dair kapsamlı incelemeye devam ediyoruz. Avusturya’da görülmesi gereken yerler arasında bulunan en önemli tarihi, kültürel yapıları, mimarisiyle kendisine hayran bırakan yapıları, zengin bitki ve hayvan çeşitliliğinin bulunduğu doğal mekanları ve tabii ki Alplerin tüm Avrupa’da insanı büyüleyen muhteşem görselliğini ve atmosferini deneyim edebileceğiniz mekanları sizler için derledik. Hadi gelin Avusturya’da gezilecek yerler hakkında detaylı incelemeleri beraber yapalım!
Avusturya; yazımızın ön kısımlarında da belirttiğimiz gibi Avrupa tarihi açısından çok önemli bir role sahiptir. Avusturya Krallığı ve yanı sıra Avusturya-Macaristan Krallığı ile Avrupa tarihine şekil vermiştir. Bu aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’yla olan etkileşimini yüksek seviyeye çıkartmıştır. Tarihi boyunca farklı toplumların kültür ve sosyal yaşamlarıyla etkileşimde olması bugünkü kozmopolit Avusturya’nın meydana gelmesini sağlamıştır. Sokakları, tarihi kalıntıları ve kültürel değerleri Avusturya’da başta Viyana olmak üzere Salzburg, Graz, Linz, Lech, Tirol ve daha pek çok şehir kendisine has özellikleriyle gezi rotanızda yer almayı hak ediyor. Her bir şehrin kendisine has özelliklere sahip olmasından mütevellit her bir şehirdeki değerleri ayrı ayrı incelemek gerekir. Bu yüzden tüm Avrupa şehirleri için farklı başlıklarda kapsamlı tarihi, kültürel ve doğal değerleri için incelemelerde bulunduk. Avusturya’da gezilecek yerler ile ilgili olarak yazımızın devamını inceleyebilirsiniz.
Viyana Gezilecek Yerler
Viyana, Avusturya’nın başkenti olma özelliğinden çok öte bir değer ve öneme sahiptir. Viyana, yaklaşık 2 milyonluk nüfusu ile Avusturya’nın en kalabalık şehirlerinden birisidir. Ancak ülkedeki diğer şehirlere göre daha küçük bir yüzölçümüne sahiptir. Viyana son derece kozmopolit bir şehir olarak öne çıkıyor. Bulunduğu Orta Avrupa’da tarihi boyunca birden fazla imparatorluğun egemenliğine girmiş, başkentliğini yapmış ve yanı sıra mücadele etmiş olduğundan hem tarihi, hem kültürel ve mimari hem de yaşayış tarzları açısından oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Farklı kültürlerin etkilerini modern Avusturya döneminde de etkin biçimde görebilmek mümkündür. Avusturya ve Avrupa, hatta tüm dünya için en önemli kültür ve sanat merkezlerinden birisi konumunda bulunmaktadır. Bu nedenle en turistik şehirlerden birisi olan Viyana’da gezilecek yerler haliyle merak ediliyor.
Viyana gezilecek yerler konusunda özellikle Orta Avrupa ülkesi insanları veya Avrupa’yla temas halinde olan ülkelerin insanları için kendisinden izler bulabileceği bir şehir olduğundan merak edilir. Sadece tarihi ve doğal güzellikleri ile değil, sanatta da dünyanın en önemli şehirlerinden birisidir. Bu yüzden Avusturya seyahatiniz sırasında Viyana’ya gitmeniz size son derece sanat dolu bir gezi şansı verecektir. Zira şehrin her noktasında ve her yerinde sanatın farklı dallarına ve alanlarına ait eserler, gösteriler ve çok daha fazlasını görebilmek mümkündür. Zengin kültürel ve tarihi çeşitliliği bulunan Viyana’da her şeyi görmeden ayrılmak istemiyorsanız ortalama 4 günlük bir gezi programı oluşturmanız gerekir. Ören yerleri, parkları, sarayları, kiliseleri, müzeleri ve açık hava alanlarıyla adeta bir kültür sanat şehri olan Viyana’da mutlaka görmeniz gereken yerleri sizler için listeledik!
- Prater; Dünyanın her yerinde tanınan bir eğlence parkı olan Prater, bu ününü özellikle şehirde çekilen pek çok ulusal ve uluslararası film ile kazanmıştır. Çok sayıda filmde sahnelerin geçmesiyle ikonik hale gelen dönmedolabında içerisinde yer aldığı bu eğlence parkı, örneklerinden çok daha farklıdır. Eğlence parkını ziyaret eden herkes için macera ve eğlenceye dair çok fazla alternatif bulunuyor. Tarihsel açıdan da eğlence parkının ayrı bir önemi bulunmaktadır. Öyle ki park genelinde ziyaretçilere 250’yi aşkın aktivite aracı sunulmaktadır. Bu özellikleriyle Prater şehrinin önemli bir simgesi haline gelen eğlence parkı 1827 yılından beri varlığını korumaktadır. Eğlence parkı yıl boyunca ziyaretçilere açık ancak içerisindeki tüm cihaz ve aktivitelerin çalıştığı dönemler Mart ile ekim ayları arasına denk gelen sıcak havalardır. Prater’de bulunan oyuncak ve aktivitelere katılım ise ortalama 2 Euro ile 4 Euro aralığında değişmektedir.
- Aziz Stefan Katedrali; Viyana’nın simgelerinden olan “St. Stephan Katedrali”, kentin en önemli merkezlerinden birisi olan Stephanasplatz meydanında bulunuyor. Gotik mimaride inşa edilmiş olan katedralin tarihi 12.yüzyıla kadar uzanmaktadır. Katedralin çatı kısmında yer alan rengarenk semboller ise Viyana şehrinin tarihiyle bağdaşık olarak dizayn edilmiştir. Farklı yüksekliklerde birbirinden görkemli 4 kulesi bulunan katedralin güney cephedeki kulesi 136 metreyle en yükseğidir. Bu kuleye çıkabilmek için tam 343 basamak çıkmanız gerekiyor. Ancak çıktığınızda sizi gerçekten muazzam bir Viyana manzarası bekliyor. Katedral kadar ünlü olan çanı ise kuzey cephesindeki 68 metre yükseklikteki kulede bulunmaktadır. Avrupa’nın en büyük ikinci çanı olan Pummer, herkesin mutlaka görmesi gereken detaylardan birisidir. Avusturya İmparatoru 3.Friedrich’in 8 ton ağırlığında yapılmış mezarı da katedral içeriisnde yer almaktadır. Farklı kategorilerde bilet ücretleri bulunan katedrale girişte 10 Euro ile 60 Euro aralığında ödeme gerçekleştirilir.
- Hofburg Sarayı; İlk yapıldığı Orta Çağ’da savunma kalesi olması amaçlanan Hofburg Sarayı, Hofburg İmparatorluğu’nun hükümdarı tarafından genişleterek, daha geniş bir alana yayılmıştır. Bu şekilde adeta bir şehir haline getirilmiştir. Yaklaşık 600 yıllık bir süredir Avusturya Habsburg Hanedanı için kış aylarında kullanılan bir saraydır. Avusturya’nın görkemli yapılarından olan Hofburg İmparatorluk Sarayı, modern dönem Viyana’sında Avusturya Cumhurbaşkanı resmi ikametgahı olarak kullanılmaktadır. Saray İmparatorluk Daireleri, Sisi Müzesi ve İmparator Gümüş Koleksiyonu olarak 3 bölümden oluşmaktadır. Eylül ile Haziran aylarında saat 09.00 ile 17.00 arasında, temmuz ile ağustos aylarında 09.00 ile 18.00 saatlerinde her gün ziyaret edilebilmektedir. Yetişkinler için 13.90 Euro, 19-25 yaş öğrenciler için 12.90 Euro şeklinde bilet fiyatları bulunmaktadır.
- Müzeler Bölgesi; Avusturya’nın kültür ve sanat niteliğini kazandıran Viyana şehrinin bu özelliğinin kaynağı olan bölgelerden birisidir. Viyana Müze Bölgesi olarak da isimlendirilen bu bölge, kentin tarihi merkezinin sınırlarında bulunmaktadır. Mağazalar, sanat kuruluşları, restoranlar, kafeler ve müzelerden oluşan son derece dinamik bir yapıya sahiptir. Özellikle tarihi bir bölge olması tüm yapılaşmanın barok stilde mimariye sahip olmasını sağlamaktadır. Buna eşlik edecek modern yapıları ile de post-modern bir atmosfer bu bölgede sizleri bekliyor. Müzeler Bölgesi’nde Leopold Müzesi, Modern Sanat Müzesi, Kunsthalle Wien ve Viyana Mimari Merkezi bulunmaktadır. 13 Euro ile giriş yapılabilen Leopold Müzesi Perşembe 10.00 ile 21.00 arasında, diğer günler 10.00 ile 18.00 arasında ziyaret edilebilir. 11 Euro giriş ücreti bulunan Modern Sanat Müzesi pazartesi 14.00 ile 19.00 saatlerinde, Salı ve Pazar günlerinde 10.00 ile 19.00 saatlerinde ve Perşembe günleri 10.00 ile 21.00 saatlerinde ziyaret edilebilir. Kunsthalle Wien Perşembe günleri 11.00 ile 21.00, diğer günler 11.00 ile 19.00 saatlerinde ziyaret edilebilir. Viyana Mimari Müzesi ise her gün 10.00 ile 19.00 arasında ziyaret edilebilmektedir.
- Ringstrasse; Viyana’nın tarihi merkezinin çevresini kaplayan tam 5.3 km uzunlukta dairesel formda bir bulvardır. Viyana’nın kültür sanat şehri olmasını sağlayan birbirinden değerli ve görkemli yapıları, eşsiz binaları, müzeleri, sarayları, restoranları ve kültür sanat binaları gibi oldukça zengin kültürel yapılaşma mevcuttur. Mimari açıdan bu denli uzun bir bulvarı boydan boya gezdiğinizde bile size sunduklarıyla asla yorgunluk hissetmemenizi sağlıyor. Bu nedenle de Viyana’ya gelenlerin en fazla ziyaret ettikleri noktalardan birisi konumunda bulunuyor. Viyana Devlet Operası, Kunsthistorisches Müzesi, Ulusal Tarih Müzesi, Avusturya Parlamento Binası, Viyana Belediye Binası, Ulusal Tiyatro gibi tarihi ve kültürel yapılar bu bulvar üzerinde bulunmaktadır.
- Belvedere Sarayı; Viyana şehrinin tam merkezinde bulunan Belvedere Sarayı, 1668 ile 1745 yılları arasında inşa edilmiştir. Yine şehirdeki pek çok yapı gibi Barok stilde inşa edilen saray birkaç bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler Aşağı Belvedere, Yukarı Belvedere, Orangery Galerisi, ahır ve bahçe şeklindedir. Avusturya’nın tarihini yansıtan bir yapı olsa da günümüzde içerisinde sunulan eserler daha çok resim ve heykel müzesi olmasını sağlamıştır. Yani hanedanlar, imparatorluklar gibi olgular bu saray müzesi içerisinde yer almamaktadır. Haftanın her günü 10.00 ile 18.00 saatleri arasında Belvedere Sarayı 12.50 Pound ile giriş yapabilirsiniz. Ancak bu tüm sarayı kapsamamaktadır. Bölüm bölüm gezmek isterseniz Aşağı Belvedere 7.50 Pound, Yukarı Belvedere ise 9.50 Pound giriş bileti fiyatına sahiptir.
- Opera Binası; Viyana Opera Binası, dünyanın en önemli ve en büyük opera binalarından birisidir. 1709 adet koltuğu bulunan binanın ayakta seyirci kapasitesi ise 509 şeklindedir. Opera, bale, konserler ve daha çok daha sahne sanatlarının icra edilebildiği bir yapıya sahiptir. Bununla birlikte turistik geziler içinde açık olduğundan siz gittiğinizde bir etkinlik bulunmasa bile bu muhteşem yapının iç mimarisini de görebilmeniz mümkündür. Haftanın Pazar günü hariç olacak şekilde her günü 09.00 ile 17.00 saatleri arasında turistik gezi gerçekleştirebilirsiniz. 1869 yılında İmparator Franz Joseph ve İmparatoriçe Elizabeth tarafından hizmete açılmıştır. Opera binasını görmek için 10 Euro’luk bir giriş ücreti ödemeniz gerekiyor.
- Albertina Müzesi; Viyana’da bulunan en popüler ve en iyi müzelerden birisi olarak kabul edilmektedir. Müze içerisinde 65 bini aşkın çizimin yer aldığı belirtilmektedir. Özellikle gravür, ağaç baskı ve taşbaskı gibi tekniklerle yapılmış olan bir milyonu aşkın baskı eserinin de bulunduğu belirtilmektedir. Grafik eser koleksiyonu açısından da dünyanın en değerli ve en büyük çeşitliliğini içermektedir. Viyana’nın Albertinaplatz Meydanı’nda bulunan Albertina Müzesi, 17.yüzyılda “Taroucca Sarayı” ismiyle inşa edilmiştir. Daha sonra el değiştirince “Albertina Sarayı” olarak isimlendirilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise Albertina Müzesi olarak faaliyet göstermektedir. Michelangelo, Alberecht Dürer, Rembrandt ve Leonardo Da Vinci gibi büyük sanatçılara ait eserlerde bu müzede sergilenmektedir. Müze çizim ve baskı, mimari koleksiyon ve fotoğraf koleksiyonları olarak 3 bölümden oluşmaktadır. Haftanın her günü Çarşamba hariç 10.00 ile 18.00 saatleri arasında giriş yapılabilmektedir. Çarşamba günleri ise 10.00 ile 21.00 saatleri arasında hizmet veren Albertina Müzesi giriş ücreti ise 14 Euro’dur.
- Burggarten; Viyana’nın tarihi dokusunu büyüleyici bir ortam içerisinde hissetmek istiyorsanız Burggarten tam size göre bir noktadır. Şehrin merkezinde yeşillikleri ve özel peyzajı ile muhteşem bir dinlenme alanı sunuyor. İlk defa yapıldığında “Kaisergarten” yani Türkçe karşılığı “İmparatorun Bahçesi” olarak isimlendirilmekteydi. 1919 yılına kadarda bu şekilde kullanılmıştır. 1919 yılından sonra Avusturya halkının kullanımına açılmıştır. Tam 38 bin metrekarelik bir alandan oluşan Burggarten içerisinde Neue Burg Sarayı, Palmiye Evi, Kelebek Evi ve Ring Bulvarı gibi önemli yerleri barındırmaktadır. Her gün 06.00 ile 22.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir.
- Schönbrunn Sarayı; Viyana’nın ve hatta Avusturya’nın en çok ziyaretçi alan tarihi mekanlarının başında gelmektedir. Schönbrunn Sarayı her yıl 8 milyonu aşkın kişi tarafından ziyaret edilmektedir. UNESCO tarafından 1996 yılında Kültür Mirasları listesine dahil edilmiştir. İnşa edildiği tarihten itibaren Habsburg Hanedanı’nın yazlık sarayı olarak hizmet vermiştir. 1918 yılında Cumhuriyet yönetimine geçiş yapılmasıyla birlikte halkın kullanımına açılmıştır. Barok stildeki mimariye sahip olan sarayın iç mimarisi ise İmparatoriçe Maria Theresa’nın etkisinden kaynaklı barok ve rokoko stillerin harmanını yansıtmaktadır. 1441 odası bulunan saray alanı içerisinde “Palm House(Palmiye Evi)” ve “Tiergarten Hayvanat Bahçesi” bulunmaktadır. Saray İmparator Leopold döneminde 1693 yılında yapılmıştır. Sarayın farklı bölümleri için farklı fiyatlandırmalar uygulanmaktadır. Bu bağlamda İmparatorluk Daireleri’ndeki Franz Joseph ve Sisi daireleri için 14.20 Euro, tüm İmparatorluk Daireleri için 17.50 Euro, İmparatorluk daireleri, Privy Bahçesi, Orangery Bahçesi, Labirent ve Gloriette için 24 Euro bilet fiyatları uygulanmaktadır.
- Karlskirche; Viyana’nın büyüklüğü ile en görkemli yapılarından birisi olan Karlskirche yani Karl Kilisesi, 1716 yılında İmparator 6.Charles tarafından yaptırılmıştır. Vebadan kırılan halkın bir an önce iyileşmesi ve korunması amacı ile Viyana kenti koruyucu azizi adına yaptırılmıştır. Ancak 1716 yılında yapılmaya başlanan kilise 1737 yılında tamamlanmıştır. Kiliseyi inşa eden Johann Berhhard Fischer, 1723 yılında hayatını kaybedince yerine oğlu Joseph Emanuel Fischer geçmiştir. Duvar kabartmaları, heykelleri ile birlikte Roma ve Yunan izlerini yaşatan sütunları bulunan kilisenin 72 metre yüksekliğinde kulesi bulunuyor. Bu kuleden muhteşem bir Viyana manzarası sunuyor. Kilise içerisine ziyaret edebilmek ibadet dolayısıyla mümkün olmuyor. Ancak Viyana’daysanız Cuma ve cumartesi geceleri düzenlenen halka açık klasik müzik dinletilerine katılarak, iç mimarisini de görebilirsiniz.
- Doğa Tarihi Müzesi; Viyana’nın öne çıkan müzeleri arasında yer alan Doğa Tarihi Müzesi 19.yüzyılda inşa edilmiştir. 8700 metrekarelik bir alana inşa edilen müze içerisinde 30 milyon gibi muazzam bir sayıda eserin sergilemesi gerçekleştirilmektedir. Doğanın tarihine dair ve doğal olarak Viyana, Avusturya ve Orta Avrupa faunasına dair önemli veriler sunan müze Çarşamba günleri 09.00 ile 21.00 saatlerinde, diğer günler 09.00 ile 18.30 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir. Müze giriş ücreti ise 14 Euro olarak belirtilmektedir.
- Leopold Müzesi; Viyana’nın meşhur müzeleri arasında bulunan Leopold Müzesi, “Avusturya Modern Sanatı” temasında faaliyet göstermektedir. Bu nedenle de Avusturya’nın ünlü sanatları ve tarihi açısından önemli bir yer tutmaktadır. 2001 yılında açılan Leopold Müzesi, 20.yüzyılın ilk dönemine ait olan eserleri sergilenmektedir. Viyana Şehir Kartı bulunmuyor ise kombine bile alabilmeniz mümkündür. Bu şekilde müzeler şehri Viyana’da her müze için ayrı ayrı bilet satın almak durumunda kalmazsınız. Ortalama 25 Euro olan kombine müze biletleri ile hem Leopold hem de Mumok müzelerine giriş gerçekleştirebilirsiniz.
- Hundertwasser Evi; Ekspresyonist mimarinin önemli örneklerinden birisidir. Freidensreich Hundertwasserile Joseph Krawina tarafından yapılan bir binadır. İçerisinde toplam 53 daire, 4 dükkan ve 16 özel terasa sahip olan binanın tüm terasları toprak zemine sahiptir. Üzerinde de birbirinden farklı özelliklerde 250’ i aşkın ağaç bulunmaktadır. Bina bir yaşam alanı olmasından dolayı doğrudan gezi gerçekleştirebilmek mümkün değildir. Ancak binada faaliyet gösteren 4 dükkan aracılığıyla iç mimarisi hakkında da önemli bilgilere sahip olabilirsiniz. Şehre gelen turistlerin en fazla fotoğraf çektirdikleri mekanlardan birisidir. Bina 1983 yışlında inşa edilmiştir.
- Tiergarten Schoenbrunn; Viyana Hayvanat Bahçesi adıyla bulunan bu mekan, 1752 yılında hizmete açılmıştır. İçerisinde zengin bir hayvan çeşitliliği bulundurmaktadır. Orta Çağ Avrupası ve modern dönem Avrupası mimarisini harmanlayan çok özel bir atmosfere sahiptir. Barok stili yansıtan sekizgen kahvaltı köşkü ise dikkat çekiyor. 4 bini aşkın hayvan canlılığının bulunduğu hayvanat bahçesi sayesinde Avrupa’da panda görme şerefini yakalayabilirsiniz. Schönbrunn Sarayı içerisinde bulunan hayvanat bahçesi hayvanların yanı sıra bitki familyası adında da oldukça zengin bir çeşitlilik sunmaktadır. Yıl boyunca açık olan hayvanat bahçesi sabah 09.30’da açılmaktadır. Yılın farklı dönemlerine göre ise 16.30 ile 18.30 aralığında değişen saatlerde kapanmaktadır. Yetişkinler 20 Euro, çocuk ve engellikler 10 Euro ile giriş yaparken, 6 yaş ve altı için ücretsizdir.
- Stephansplatz; Viyana’da bulunan ve kent özdeşlemiş en önemli meydanlardan birisidir. Viyana kentinin resmi olarak kabul esilen sıfır noktasıdır. Özellikle şehrin her noktasına hızlı ve kolay bir şekilde erişim imkanı sunan “U-Bahn” durağı da burada bulunmaktadır. Tarihi çok eskiye dayanan meydanın yapılışı 1200 yılına kadar uzanmaktadır. 1978 yılında açılan “U-Bahn” ile birlikte meydanın önemli ve hareketliliği daha da artmıştır. Oteller, tarihi mekanlar ve sosyal alanlar ile son derece zengin bir yapı sunmaktadır.
- Haus Der Musik; 2000 yılında açılan Haus Der Musik, Avusturya’nın ilk müzik ve ses müzesi olarak faaliyet göstermektedir. Toplam 54 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulmuş olan müze Avusturya, Avrupa ve dünya müziğindeki enstrümanların gelişimine tanık edebilme imkanı sunmaktadır. Haus Der Musik yol boyunca her gün 10.00 ile 22.00 saatleri arasında ziyaret edilebiliyor. Müze sadece 24 Aralık’ta 18.00’da kapanmaktadır. Bilet fiyatları ise yetişkinlere 13 Euro’dur.
- Viyana Belediye Sarayı; Viyana Belediye Sarayı olarak bilinen bu yapı Almanca “Wiener Rathaus” ismine sahiptir. Neo-gotik stildeki 19.yüzyıl mimarisini yansıtan bina 1872 ile 1883 yılları arasında inşa edilmiştir. Bina kulesi üzerinde Viyana’nın sembolleri arasında gösterilen “Rathausmann” bulunmaktadır. Binanın ön cephesinin tam karşısında eşsiz çeşitliliği ve yeşillik alanları ile devasa bir park bulunmaktadır. Viyana’nın en fazla turist ziyaretinin gerçekleştirildiği mekanlardan birisidir. Binanın bir yanında Viyana Üniversitesi, diğer yanında ise Avusturya Parlamento Binası bulunmaktadır. Tamamen ücretsiz bir şekilde haftanın her günü 08.00 ile 18.00 saatleri arasında binanın iç mimarisini görebilmek amacıyla ziyaret edilebilmektedir.
- Sanat Tarihi Müzesi; Viyana demek kültür ve sanat demektir. Bunu en iyi şekilde yansıtan ve aynı zamanda da daha detaylıca görebilme fırsatı sunan yer ise Sanat Tarihi Müzesi’dir. Moda ve sanatın başkenti Viyana’nın şehrin dokusunu yansıtacak özelliklerdeki bir bina içerisindedir. İmparator 1.Franz Joseph tarafından 1891 yılında hizmete açılmıştır. Kraliyet Sarayı’nın hemen yanından yer almaktadır. Müzeyi her gün 10.00 ile 18.00 saatleri arasında 15 Euro bilet fiyatıyla ziyaret edebilirsiniz.
- Avusturya Ulusal Kütüphanesi; Orijinal adı “State Hall” olan Avusturya Ulusal Kütüphanesi, 1368 yılından beri faaliyet göstermektedir. Hofburg İmparatorluk Sarayı yerleşkesi içerisinde yer almaktadır. 7.5 milyona yakın eserin yer aldığı belirtilmektedir. İlk kurulduğu zamanlarda İmparatorluk Saray Kütüphanesi olarak faaliyet göstermekteydi. Binanın her yerinde de bunun etkileri görülebilir ki nitekim ön kısmında İmparator 2.Joseph’e ait bir heykel bulunmaktadır. Müzenin büyük salonunda Prens Eugene’nin 15 bin ciltten oluşan kütüphanesi de bulunmaktadır. Kütüphane ekim ve mayıs aylarında pazartesi günleri kapalıdır. Bunun dışındaki zamanlarda her günü 10.00 ile 18.00 saatleri arasında 8 Euro karşılığında ziyaret edilebiliyor. 19 yaş altı ise ücretsiz olarak girebiliyor.
Dürnstein Gezilecek Yerler
Avusturya’nın güneyinde yer alan Dürnstein şehri, ülkenin kırsal alanıyla dikkat çeken en şirin yerlerinden birisi konumunda bulunuyor. Masallar şehri olarak isimlendirilen Dürnstein, Orta Çağ Avrupa’sından gelen mimari yapılaşmasıyla adeta Orta Avrupa’nın doğal ortamı içerisinde özel bir atmosfer deneyimi sunuyor. Tuna Nehri’nin hemen kıyısına kurulu olan şehir, kendisine has mimari yapısı, muhteşem manzaralara tanık olabileceğiniz doğal güzellikleri ve tabii ki geleneksel Avusturya yaşam tarzı ile ilgili detayları daha net şekilde görebileceğiniz bir gezi imkanı sunuyor. Başkent Viyana’dan şehre sadece 1 saatlik yolculuk sonucunda ulaşabilmeniz mümkündür.
- Dürnstein Kalesi; Muhteşem ihtişamıyla bölgenin doğal atmosferi içerisinde dikkat çeken kale, Orta Çağ Avrupa’sından gelmektedir. Avusturya tarihi için çok önemli yeri bulunan olaylara tanıklık eden kale, günümüzde de tüm ihtişamıyla yerinde durmaya devam ediyor. Öyle ki Avrupa tarihi için çok önemli olan olaylardan birisi de bu kalede cereyan etmiştir. İngiltere Kralı Aslan Yürekli 1.Richard bu kalede gerçekleştirilen bir savaş sırasında esir alınmıştır. Kale 1645 yılında İsveçliler tarafından yıkılmış olsa da halen ihtişamını korumaktadır. Muhteşem üzüm bağları ve yeşil alanlarıyla dikkat çeken Dürnstein şehrini tepeden izlemek için eşsiz noktalardan birisidir.
- Wachaus Şarap Bölgesi; Kültür ve sanat ülkesi Avusturya’yla özdeşleşmiş olan şaraplar konusunda da en önemli merkezlerden birisidir. Dünyaya ün salan lezzet ve tatları ile dikkat çeken Wachaus Şaraplarının üretiminin gerçekleştirildiği tam merkezinde bulunuyor. Bu nedenle de Dürnstein şehrinin tüm çevresini uçsuz bucaksız üzüm bağları dolduruyor. Yüzlerce yıl öncesinden gelen şarap üretim aletleri ve fabrikaları da yine şehrin kesinlikle görülmesi gereken yerleri arasında bulunmaktadır.
- Karikatur Museum; Karikatür müzesi, Avusturya’nın sanatsal yaşayış biçimini kırsal alanda da dinamik bir şekilde gösteriyor. Birbirinden keyifli ve özel karikatürler eşliğinde keyifli zamanlar geçirmek için her gün 10.00 ile 18.00 saatleri arasında müzeyi ziyaret edebilirsiniz.
- Wachau Vadisi; Şehir merkezine sadece 20 dakikalık uzaklıkta bulunan Wachau Vadisi, mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisidir.
- Wehrkirche St.Michael; Aziz Michael Kilisesi olarak da bilinen bu kilise, şehirdeki en ihtişamlı yapılar arasında yer alıyor. Gotik stilde mimariye sahip olan kilisenin çevresinde birbirinden zengin renkleri içeren ve son derece başarılı bir peyzaja sahip olan çiçeklerle bezenmiş mezarlığı bulunmaktadır.
- Piaristenkirche Kilisesi; Kentteki barok stildeki mimariye sahip yapılardan birisi olan Piaristenkirche Kilisesi, iç mimarisiyle mutlaka görülmelidir. Halen ilk günkü gibi korunmakta olan freskleri eşsiz bir deneyim sunuyor. Bulunduğu lokasyon özellikleri nedeni ile de kente gelen turistler için daha önce hiçbir yerde göremeyecekleri eşsiz bir manzara sunmaktadır.
- Durnstein Manastırı; Durnstein Manastarı, kentin tam merkezinde bulunuyor ve mavi rengiyle diğer tüm yapıların arasından hemen sıyrılmaktadır. Tuna Nehri’ne kıyısı bulunan manastır, kentte mutlaka görülmesi gereken yerler arasında bulunuyor.
Bregenz Gezilecek Yerler
Avusturya’nın batısında yer alan en önemli şehirlerinden birisi olan Bregenz, “Konstanz Gölü” ile büyük bir popülariteye sahiptir. Bregenz şehri hem kıyısında yer aldığı Konstanz Gölü ve Alp Dağları manzaralarıyla hem Avusturya hem de Orta Avrupa coğrafyasını ve doğal atmosferini deneyim etmek isteyenler için birebirdir. Kış sporlarının oldukça yaygın olduğu şehirde kayak vb. spor aktiviteleri için mutlaka kış aylarında ziyaret edilmelidir. Birbirinden farklı temalarda düzenlenen yaz ve kış festivalleri ile de Avusturya’nın kırsal alanları kapsayacak şekilde en fazla ziyaret edilen noktalarından birisidir.
Feldkirch Gezilecek Yerler
Avusturya’nın Orta Çağ döneminden gelen bir kentidir. Eyaletlerden oluşan Avusturya’nın Vorarlberg Eyaleti’ndeki “Dornbirn” şehrinden sonraki en büyük şehri konumunda bulunmaktadır. Orta Çağ döneminden gelen mimari yapısını son derece etkin biçimde korumayı başarmış bir şehir yapısına sahiptir. 1200’ü aşkın yapıdan ızgara formunu andıran bir kent yapılaşmasına sahiptir. 1218 yılında Kont Hugo von Montfort tarafından inşa ettirilmiş olan Schattenburg Kalesi ile birlikte burası şehir statüsü almaya başlamıştır. 1500 yılında ise tüm şehri çevreleyecek kent surları inşa edilmiştir. Gelin bu otantik Avusturya şehrinde neler görülmeli birlikte inceleyelim!
- Schattenburg Kalesi; 1218 yılında inşa edilmiş olan kale, uzun tarihi boyunca pek çok farklı amaç ile hizmet vermiştir. Yapı kale, hapishane ve yerleşim yeri olarak hizmet vermiştir. Günümüzde ise müze olarak faaliyet gösteren yapıda ziyaretçilere hitap eden ve bölge gastronomisini sunan restoranlar bulunmaktadır. Mayıs ayı itibariyle başlayıp, Ekim ayına kadar her hafta Çarşamba günlerinde kale içi turistik turlar düzenlenmektedir.
- Montforthaus; 2015 yılında inşa edilen yapı, kentin en önemli kültür ve kongre merkezidir. Sofistike ve doğallığa uyumluluğu bulunacak şekilde tasarlanmış bir mimariye sahiptir. Çatı katında bulunan restoranı sayesinde eski kent manzarasını ve Schattenburg Kalesi’ni içerisine alan panoramik bir ortamda yemek yeme fırsatı sunuyor.
- The Katzenturm; Kedilerin Kulesi olarak isimlendirilen ve eski kent surlarında bulunan yapılardan birisidir. En önemli özelliği tam 8.5 ton ağırlığa sahip Vorarlberg’in en büyük çanını taşıyor olmasıdır. Bu kule 1500 yılında İmparator Maximillian tarafından tekrar inşa ettirilmiştir. Kulede bulunan devasa çan her hafta Cuma günü öğle saat 3’te çalmaktadır. Bu saatte çalmasının nedeni ise Hz. İsa’nın bu saatte ölmüş olmasıdır.
- Dom St. Nikolaus Katedrali; Gotik mimari stile sahip kiliseler arasında bulunan katedral, 1478 yılında yapılmıştır. Hem iç hem de dış mimarisinde ilk günkü ihtişamını korumayı başarmış yapılardan birisidir. Hans Sturn tarafından inşa edilen katedralin her bölümü kendisine has özellikleriyle büyüleyici bir etki oluşturmaktadır. Katedralin hemen önünde bir güneş saati bulunmaktadır. Hanno Metzler tarafından tasarlanan bu saat, matematikçi, doktor, astronom Georg Joachim Rheticus anısına yapılmıştır. Ayrıca tasarımı ile de Felkirch Kültür Ödülü’nü kazanmıştır.
- Rathaus; Kentteki Belediye Binası olan Rathaus, Feldkrich’in muhteşem tarihi mirasını yerinde görebilme imkanı sunmaktadır. Belediye Binası’nın otantik mimarisine eşlik eden iç dizaynında özellikle 1650 yılında yapılan Feldkirch ve surlarını tema edinmiş tabloda bulunmaktadır.
- Vorarlberg Devlet Konservatuvarı; Landeskonservatorium Feldkirch olarak orijinal ada sahip olan bu bina 1900’lü yılların başında inşa edilmiştir. İlk yapıldığında dünyaca üne sahip olan “Matutina” isimli Cizvit koleji olarak faaliyet gösteriyordu. Bu kolej dünyaca ünlü yazar Arthur Conan Doyle başta olmak üzere pek çok önemli ismin öğrenciliğini geçirdiği eğitim merkezidir.
- Ardertzenberg Dağı; Kentin Vahşi Yaşam Parkı olan bu dağ bölgesi yılın her döneminde 140 yöresel canlının görülme fırsatının olduğu bir mekandır. Gönüller tarafından yönetilen park, hayvan bağışları toplamaktadır. Park Holy Cross Sisters tarafından yönetilmektedir. İçerisinde 1910 yılında inşa edilen Aziz Josef Enstitüsü’ne bağlı çok sayıda okulda bulunmaktadır.
Graz Gezilecek Yerler
Avusturya’nın en büyük ikinci şehri konumunda bulunan Graz şehri, ayrıca Avrupa genelinde de en fazla tanınan şehirler arasında yer alıyor. Avusturya’nın Steiermark eyaletinin başkenti olan Graz, aynı zamanda eyaletteki en gelişmiş ve en büyük şehir konumunda bulunuyor. Şehir genelinde toplam 6 üniversitenin bulunması nedeni ile Avusturya’nın en önemli eğitim merkezi konumunda bulunmaktadır. Bulunduğu konum ve Avusturya’nın tarihsel gelişimi ile en iyi korunmuş Orta Çağ Avrupa’sı şehirlerinin en başında geliyor. Bu nedenle Orta Çağ ve hatta öncesine dair Avrupa’yı tanımak isteyenler için şehrin merkezinde bile bunu en iyi şekilde sunabilme kapasitesine sahiptir. Bu yüzden Avusturya gezilecek yerler listesinde ilk sıralarda yer almaktadır. Barok ve gotik stilde inşa edilmiş kamu yapıları ve binalarının oluşturduğu muhteşem sokak atmosferiyle dikkat çekmektedir. Bunun dışında sarayları, müzeleri ve kültürel aktiviteleriyle tamamen geçmişten gelen bir şehir dinamizmini yaşatmaktadır. 1999 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirasları listesine dahil edilmiş şehirde mutlaka görmeniz gereken yerler arasında olmalıdır.
Graz gezilecek yerler konusunda en fazla dikkat etmeniz gereken nokta karasal iklime sahip olan şehrin kış aylarında fazlasıyla soğuk olduğudur. Bu nedenle Graz gezisi düzenlemeyi planlıyorsanız gezi programınızı mümkün olduğunca havaların ısındığı mayıs ayı ile eylül ayı içerisinde yapmaya özen göstermelisiniz. Bu şekilde şehrin sadece kent merkezini değil aynı zamanda da daha kırsal noktalara yakın lokasyonda bulunan tarihi, kültürel ve doğal değerlerini de görebilirsiniz. Gelin birlikte Graz’da gezilecek yerler neler inceleyelim!
- Old Town; Eski Şehir olarak isimlendirilen bu bölge, kentte bulunan “Mur Nehri” ile “Schlosserg Tepesi” arasında yer almaktadır. Avrupa’nın neredeyse tamamını yerle bir ederek, neredeyse tüm Avrupa mimarisini ve tarihini yok eden 2.Dünya Savaşı’ndan en az etkilenen şehir merkezleri arasında yer almaktadır. Graz kentinin eski yerleşim bölgesi olarak kabul edilir. Günümüzde trafiğe tamamen kapalı olması sayesinde gotik ve barok tarzda inşa edilmiş bu Orta Çağ Avrupa’sı yapılarının bulunduğu sokaklarda keyifli geziler yapabilir ve bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. Sarayları, kamu binaları ve yaşam alanları ile son derece otantik bir şehir merkezi sunmaktadır. Old Town bölgesine ulaşmak için “Hauptplatz tramvay durağında inmeniz yeterlidir.
- Hauptplatz; Graz şehrinin ana meydanını oluşturan noktadır. Orta Çağ döneminde kalma bir tarihi yapıya sahip olan meydanın, tarihi açıdan büyük bir önemi bulunuyor. Ticaretlerin gerçekleştirildiği merkez olmasının dışında, halka bildirilerin ilan edildiği, idamların gerçekleştirildiği bir meydandır. Meydanı çevreleyen heykeller, tam ortasında bulunan küçük havuzuyla son derece eşsiz bir görsellik sunmaktadır. Meydan içerisinde bulunan ve mimarisiyle dikkat çeken yapılardan birisi de Belediye Binası’dır.
- Schlossberg Tepesi; Şehrin en dikkat çeken noktalarından birisi olması dışında kent manzarasının en iyi gözlemlenebildiği noktadır. 10.yüzyılda tepeye inşa edilmiş olan Schlossberg Kalesi’nden alan tepede kaleden geriye bir saat kulesi ve çan kalmıştır. Tamamen yeşil bir görselliğe sahip olan tepe şehrin tam ortasında bulunuyor ve toplam 475 metre yüksekliğe sahiptir. 475 metrelik tepeye uygun bir fiyata sahip asansörü kullanarak çıkabilirsiniz. Dilerseniz daha otantik bir çıkış için tepeye çıkış için kullanılan merdivenleri de kullanabilirsiniz. Ayrıca daha sıra dışı bir deneyim için kentinde altından geçen füniküler kullanabilirsiniz. Tepenin tam ortasında içinin oyulmuş olması nedeni ile çok akustik bir atmosfere sahiptir. Bu yüzden yıl boyunca çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.
- Sporgasse Caddesi; Graz şehrinin Old Town bölgesinde bulunan Sporgasse, trafiğe kapalı olan Hauptplatz meydanından itibaren başlamaktadır. Mağazaların, kafelerin ve butiklerin bulunduğu kentin en önemli ticaret ve alışveriş noktalarından birisidir. Graz kenti genelinde gözlemlenebilecek İtalyan mimarisi bu cadde üzerinde de etkin bir şekilde görülüyor. Cadde üzerinde bulunan en dikkat çekici tarihi ve kültürel unsurlardan birisi ise bir bina önünde camdan eli sarkan ve pala bulunan bir Yeniçeri askeri heykelidir. 25 numaralı bina olan bu binada Osmanlı İmparatorluğu kuşatması sırasında yaşandığı belirtilen bu olaya ithafen yapılmıştır. Binada yemek yemekte olan Türk askerleri, ciddi bir top isabeti almıştır. Bu sırada komutanın önündeki tabak camdan dışarı fırlamış ve bir Yeniçeri’de onu yakalamak isterken düşmek üzere olduğundan elindeki palasıyla camdan sarkık bir şekilde tutunmuştur. Bu olaya ve Osmanlı kuşatmasına ithafen de bu heykel/anıt yapılmıştır.
- Murinsel; Türkçe anlamı Mur Adası olan bu ada, 2003 yılında Graz’ın Avrupa Kültür Başkenti seçilmesi nedeni ile deniz kabuğu formunda Vito Acconci tarafından yapılmıştır. Graz şehrini iki bölgeye ayıran Mur Nehri üzerinde çelikten yapılmış bir yapa adadır. Özel olarak uygulanmış ışıklandırmalarıyla her zaman en fazla dikkat çeken noktalardan birisi olmuştur. Adaya geçiş için kullanılabilecek bir köprü de bulunmaktadır.
- Kunsthaus; Sanat Müzesi olarak inşa edilen bu bina yine 2003 yılında Avrupa Kültür Başkenti unvanının alınmasına ithafen yapılmıştır. Yapımı Peter Cook ve Colin Gournier tarafından sağlanmıştır. Geleneksel kırmızı çatıya sahip ve tarih evlerin arasında yükselen son derece farklı mimarisiyle dikkat çeken bir binadan oluşmaktadır. Bu nedenle hem kentteki hem de ülkedeki en önemli modern çizginin simgesi olarak kabul edilir. Sanat Müzesi, “Joanneum Universalmuseum” isimli müzenin uzantısıdır. Son 40 yıl içerisinde yapılan tüm sanat eserleri bu müzede sergilenmektedir. Sanat Müzesi sadece pazartesi günleri kapalıdır. Onun dışında her gün 10.00 ile 17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilmektedir.
- Eggenberg Sarayı; Graz kentinde turistlerin en fazla ziyaret ettikleri mekanların en başında geliyor. 1625 ile 1635 yılları arasında yapılmıştır. Barok mimari stile sahip olan Eggenberg Sarayı, toplam 12 kapıyla giriş sağlanabilir durumdadır. Bununla birlikte sarayın tam 365 adet penceresi bulunmaktadır. Bu şekilde yapılmış olmasının amacı ise yılın 12 gününü ve yılın 365 gününü temsil etmektir. Eggenberg Sarayı’nın avlu kısmını ve çeşitli odalarını özel turlar eşliğinde gün içerisinde ziyaret edebilmeniz mümkündür. Son derece geniş ve aynı zamanda da yemyeşil bir yerleşkeye sahip olan saray, muhteşem bahçesiyle de dikkat çekmektedir.
- Landhausehof; Graz kentinde dikkat çeken binalardan birisi olan Landhausehof binası 16.yüzyılda inşa edilmiştir. İtalyan mimarlar tarafından Rönesans stilinde inşa edilmiştir. Bina Cumhuriyet dönemi Avusturya’sının eyaletlerinden birisi olan Steiermark Eyaleti’nin parlamento binası olarak faaliyet göstermektedir. Saray büyüklüğüne ve görselliğine sahip olan yapının son derece geniş bir avlusu bulunmaktadır. Bu avluda tiyatro ve konser gibi çeşitli kültürel aktiviteler yıl boyunca düzenlenmektedir. Özellikle Noel’in yaklaşmasıyla birlikte bu avlu son derece özel ve eşsiz bir atmosfere büründürülmektedir. Yapı içerisinde Osmanlı İmparatorluğu’ndan gelen saldırılara karşı oluşturulduğu belirtilen devasa bir silah deposu da bulunmaktadır. Dünyaca üne sahip bir restoranda binanın bodrum katında otantik bir yemek fırsatı sunuyor.
- Graz Katedrali; 1438 ile 1468 yılları arasında inşa edilen Graz Katedrali, İmparator 3.Frederick tarafından inşa ettirilmiştir. Katedral, şehirdeki çoğu yapıda görüldüğü gibi gotik stilde yapılmıştır. Bununla birlikte Graz Katedrali, 17.yüzılın sonu, 18.yüzyılın başı itibariyle Barok stilde yenilenmiştir. Bu nedenle yapıda her iki stilin izleri de güçlü bir şekilde görülebilmektedir. Avusturya’nın Steiemark eyaletinde bulunan en büyük kilise özelliğine sahiptir. Eski Abanoz ve Evlilik Sandıkları şeklinde 2 büyük kutsal emaneti korumaktadır. Avusturya tarihinin en üzücü olaylarının konu edildiği birbirinden etkileyici freskler, iç mimarisini süslemektedir.
- Austrian Sculpture Park; Türkçesi Avusturya Heykel Parkı olan bu park, Avrupa kıtasında bulunan en önemli parklardan birisidir. Bir tür açık sergi niteliğine sahip olan park içerisinde hem bölgesel hem de uluslararası 60’ı aşkın heykeltıraş tarafından yapılan eserler sergilenmektedir. Parkın düzenlemesi ve yapımı İsviçreli peyzaj mimari Dieter Kienast tarafından gerçekleştirilmiştir. Graz şehrinde bulunan diğer pek çok müze gibi bu açık hava müzesi de “Joanneum Universalmuseum” isimli müzenin alt kolu olarak hizmet vermektedir. 7 hektar gibi devasa bir alana yayılan park heykelleri kadar yeşil alanları ile de mutlaka görülmesi gereken yerlerden birisidir. Yıl boyunca nisan ayından ekim ayına kadar saat 10.00 ile 20.00 saatleri arasında halkın kullanımına açıktır. Ayrıca parka girmek için bir ücret ödemenizde gerekmiyor.
Hallstat Gezilecek Yerler
Masalsı bir atmosfer sunan Hallstat, Avusturya’nın en özel şehirlerinden birisidir. Avusturya’nın kuzey bölgesinde bulunan Salzkammergut şehrine bağlı bir köydür. Adını aldığı Hallstat Gölü’ne kıyısı bulunur. Bu konumu da köyün muhteşem güzelliğini ortaya çıkarmaktadır. Köy içerisinde dünyanın en eski tuz madeni bulunmaktadır. Ayrıca köy muhteşem dokusu ile UNESCO Dünya Mirasları listesine dahil edilmiştir. Diğer bir özelliği ise Avrupa kıtasındaki en eski yerleşim birimleri arasında yer alıyor olmasıdır. Keltler ilk defa burada yerleşik hayata geçiş yapmıştır. Alp Dağları’nın sınırında ve el değmemiş doğal ortamıyla eşsiz ve büyüleyici bir gezi keyfi sunan Hallstat gezilecek yerler ile ilgili tüm detayları yazımızda belirttik.
- Beinhaus; Kemik Evi gibi oldukça korkunç bir isme sahip olan bu yer aslında ilk algıda olduğu gibi bir mekandır. Köyde bulunan St.Micheal Kilisesi’ne bağlı “Hallstat Mezarlığı” içerisinde bulunmaktadır. Bu mekan içerisinde 12 bini aşkın insan kafatası ve kemikleri bulunmaktadır. 1700’lü yıllara uzanan bir gelenek olarak halen uygulanmaya devam etmektedir. 1700’lü yıllardan beri köyde mezarlıklarda yer kalmaması üzerine her 4 yılda bir köydeki mezarlıklardan kemikler ve kafatasları özel bir seromoni ile alınmaktadır. Alınan bu kemikler aile isimlerine göre boyama ve motif işlemlerinden geçirilerek, sergilenmektedir. Burayı görebilmek için bağlı olduğu St.Micheal Kilisesi’ne girişin ücretli olmasından dolayı ücret ödenmek zorundasınız.
- Skywalk; Hallstat gibi bir doğa harikasına tepeden bakmak istiyorsanız, tam size uygun bir yer. Teleferik yardımıyla çıkabildiğiniz Skywalk, üçgen formda yapılmış bir platformdur. Köye tepeden bakma fırsatı sunan bu platforma yaya olarak çıkış imkanı da bulunuyor. Ancak tepeye çıkış oldukça zorlu ve zaman alıcı olabiliyor.
- Tuz Madeni; Hallstat Tuz Madeni, dünya üzerindeki en eski tuz madenidir. Köyden yaya veya teleferik yardımıyla ulaşabileceğiniz tepelerde bulunmaktadır. Ancak kolay ulaşım aracı teleferik aralık ve nisan ayları arasında kapalıdır. Tuz madenleri içerisinde kaydıraklar ve kayıklar eşliğinde son derece sıra dışı bir gezi gerçekleştirebilirsiniz.
- Hallstat Gölü; Hiçbir şekilde el değmemiş yapısı ve Alp Dağları manzarasıyla büyüleyici bir atmosfer sunan bu gölün kıyısında gezebilir veya bot kiralayarak, üzerinde ufkunuzu açacak bir yolculuk yapabilirsiniz.
- Hallstat Müzesi; Hallstat köyündeki yerleşim ilk defa Demir Çağı’nda gerçekleştirilmiştir. İşte Hallstat Müzesi ise tam olarak o tarihten günümüze dek köyün tarihini öğrenmenize yardımcı olacak görseller, videolar, eserler ve objelerle faaliyet göstermektedir.
Salzburg Gezilecek Yerler
Avusturya’nın en bilinen şehirlerinden birisidir. Nüfusu açısından ülkedeki en kalabalık dördüncü şehirdir. Ayrıca Salzburg Eyaleti başkentidir. 1997 yılı itibariyle UNESCO Dünya Mirasları Listesi’ne dahil edilmiş olan şehir, barok stildeki mimarisiyle yükselen yapılarını önemli oranda korumaktadır. Salzburg’un bir diğer önemli özelliği ise dünyanın en önemli müzik insanlarından birisi olan Wolfgang Amadeus Mozart’ın doğduğu şehirdir. Bu açıdan Salzburg gezilecek yerler açısından çok zengindir.
Salzburg gezisi yapmaya karar verdiğinizde gezebileceğiniz çok fazla turistik mekanı bulunmaktadır. Mimarileri, heykelleri, anıtları ve müzeleriyle özel bir deneyim sunan Salzburg’da mutlaka görmeniz gereken yerleri inceledik!
- Residenzplatz Meydanı; Salzburg şehrinde barok stil mimarinin ilk örneklerinin görülmeye başlanmasını sağlayan meydan özelliğine sahiptir. 1587 yılında Başpiskopos Wolf Dietrich von Raitenau tarafından barok stile uygun olarak yaptırılmıştır. Günümüzde şehrin önemli merkezlerinden birisi olan meydanda Salzburg Katedrali, Başpiskopos Sarayı, Hükümet Konağı gibi yapılar bulunmaktadır. Meydanda son derece gösterişli bir çeşme ve yanı sıra 1938 yılında Nazi yönetimi tarafından muhalif kitapların yakılmasına ithafen anıt bulunmaktadır. Geniş yapısıyla yaz aylarında meydan içerisinde Açıkhava film gösterileri de düzenlenmektedir.
- Mozart Evi Müzesi; Dünya tarihinin en önemli ve en saygın müzik adamı olan Amadeus Mozart 1756 yılında Salzburg şehrindeki Getreidegasse Caddesi’nde bulunan 9 numaralı evde dünyaya gelmiştir. Günümüzde bu ev Mozart Müzesi olarak hizmet vermektedir. Mozart’ın kazanmış olduğu sertifikalra, mektupları, portre koleksiyonu, kendisine ait kemanı ve diğer enstrümanları bu müze içerisinde bulunmaktadır. Müzeyi temmuz ve ağustos aylarında 08.30 ile 19.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. 1 saatlik gezi için 11 Euro, öğrenciler 9 Euro ödemektedir.
- Hohensalzburg Kalesi; Şehrin en dikkat çeken yapılarından birisidir. 1077 yılında Salzburg Başpiskoposu Gebhard von Helfenstein tarafından yapımına başlatılmıştır. 1500 yılında ise bugünkü halini almıştır. Füniküler veya yaya olarak kaleye kolay bir şekilde ulaşım gerçekleştirebilirsiniz. Salzburg’un tüm bölgelerini gözlemleyebilme fırsatı sunacak bir yükseklikte bulunan Salzburg Kalesi’nden gün boyunca şehir panoraması izleyebilirsiniz. Ayrıca kalede her hafta Pazar günleri 11.45’te canlı müzik dinletisi ziyaretçilere sunulmaktadır. Yüzlerce yıllık kale içerisinde bir multimedya salonu ve yanı sıra kale müzesi de bulunmaktadır.
- Salzburg Katedrali; Salzburg Katedraki, kentteki ve hatta ülkedeki en eski ve en köklü yapılardan birisidir. İlk yapılışı 8.yüzyıla kadar uzanmaktadır. Ancak katedralin inşası ancak 1628 yılında tamamlanmıştır. Günümüzde dünyanın dört bir yanından kente gelen turistler tarafından yoğun şekilde ziyaret edilmektedir. 8. Yüzyılda Salzburg’a yönetici olarak Roma tarafından atanan Aziz Rupert, kentin ismini vermiştir. Henüz hiçbir gelişimin olmadığı kenti adeta elleriyle baştan yaratmıştır. Özellikle geleneksel barok stilde inşa tarzını tercih ederek, katedrali yaptırır. Aziz Rupert Günü başta olmak üzere şehrin ve ülkenin önemli kutlama organizasyonları da burada gerçekleştirilmektedir. Katedrale girmek için ücret ödemenize gerek bulunmuyor. Hatta içeride ayin düzenlendiği sırada bile ziyaret edebilirsiniz.
- St. Peter Kilisesi; 696 yılında Aziz Rupert tarafından yaptırılan ve St. Peter Kilisesi, 1127 yılında büyük bir yangın geçirdiğinden tekrar inşa edilir. 1622 yılında kilise tarafından yapılan çalışmaların neticesinde Salzburg Üniversitesi’nin temelleri atılmıştır. 1810 yılına kadar da üniversite kilisenin etkisi altında faaliyet göstermiş ve bu tarihten itibaren laik eğitim yapısına dönüş yapabilmiştir. Kiliseye ait kütüphane içerisinde 10 bini aşkın kitap olduğu belirtilmektedir. Ancak bu kütüphane herkes tarafından ziyaret edilememektedir.
- Mirabell Sarayı; Dönemin Sazlburg Başpiskoposu Wolf Dietrich Raitenau ve rivayete göre metresi “Salome” için yaptırılmıştır. Ardından gelen yeni Başpiskopos Mark Sittich von Hohenems ise bu saraya İtalyanca “Mirabile” adını verir. Türkçe karşılığı ise muhteşem şeklindedir. Barok stile sahip olan bina 1944 yılında Nazi lider Adolf Hitler’in eşi olan Eva Braun’ın kız kardeşinin düğününe ev sahipliği yapmıştır. Özel bahçesiyle de eşsiz bir gezi keyfi sunmaktadır.
- Celtic Müzesi; Müze bugünkü Salzburg şehrinin bulunduğu yerde bugünden tam 25000 yıl önce bölgede yaşayan Keltlerin tarihine ışık tutuyor. Resmi tatil günleri haftanın her günü 09.00 ile 17.00 saatleri arasında müzeyi ziyaret ederek, Keltler hakkında önemli eserleri inceleyebilirsiniz. Müzeye girişte yetişkinler 7.5 Euro, 27 yaş ve altı için 2.5 Euro şeklinde bir ücretlendirme uygulamaktadır. Binanın 18.yüzyılda hükümet binası olarak da faaliyet göstermesinden kalan özel odaları da ziyaret edebilirsiniz.
- Hellbrunn Sarayı; Saray, Salzburg Başpiskoposu Markus Sittikus von Hohenems için yapılmıştır. Salzburg’un ekonomik gücünün temsili olarak yaptırılan saraylardan birisidir. Muhteşem bir şatafatla inşa edilmiş dış yapısı ve iç mimarisiyle adeta kendisine hayran bırakıyor. Nisan ve ekim aylarında tatil günleri hariç 09.00 ile 16.30 saatlerinde, Mayıs, haziran ve eylül aylarında 09.00 ile 17.30 saatlerinde, temmuz ve ağustos aylarında ise 09.00 ile 18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. 19-26 yaş arası için 8 Euro, yetişkinler için ise 12 Euro ücret bulunmaktadır.
- Spielzeug Oyuncak Müzesi; Her yaş grubundan kişinin tarihi bir yolculuğa oyuncaklar üzerinden çıkmasını sağlayacak eşsiz ve özel bir müzedir. Salzburg Oyuncak Müzesi, Salı ile Pazar günleri arasında 09.00 ile 17.00 saatleri arasında gezilebilmektedir. Dini tatil günlerinde kapalı olduğunu unutmamalısınız. Oyuncuklar oynama imkanı bulunan müzeye 4-15 yaş arası çocuklar 2 Euro, 16-26 yaş arası 2.5 Euro ve yetişkinler 4.5 Euro bedelle giriş yapabilmektedir.
- Salzburg Müzesi; Arkeolojik eserlerin, tarihi kalıntıların, resimlerin, heykellerin, kültü ve sanat eserlerinin sergilendiği bir müzedir. Salzburg, Avusturya ve Avrupa’ya özgü yaşamın her alanından eserleri bu müzede bulabilirsiniz. Müze içerisinde bir adet kütüphane bulunur ki bu da kitap arşivi açısından oldukça zengindir. Müzeye Salı ile Pazar arasında 09.00 ile 17.00 saatleri arasında giriş yapabilmeniz mümkündür. Müzeye girişte yetişkinler 8.5 Euro, 16-26 yaş arası ise 4 Euro ücret ödeyerek, giriş yapabilmektedir.
Avusturya Gece Hayatı
Avusturya gece hayatı temel olarak başkent Viyana’dan oluşuyor. Ülkenin tüm şehirleri kültür ve sanatın her türünde birbirinden renkli standartlara ve olanaklara sahip olsa da Viyana, dünyadaki popülerliği ile bu alanda öne çıkıyor. Son derece hareketli ve zengin bir gece hayatının bulunduğu Viyana, her tarzdan ve her ilgi alanından ilgisini çekebilecek bir çeşitlilik sunmaktadır. Viyana gece hayatı ile son derece keyifli ve bir o kadar da özel anlara tanık olabileceğiniz bir Avusturya gezisi gerçekleştirebilirsiniz. Gelin birlikte Avusturya geziniz sırasında eğlencesini asla kaçırmamanız gereken yerlerden birkaçını inceleyelim!
- Strandbar Herrmann; Viyana’nın eşsiz güzelliklerle bezeli nehri Donaukanal’da bulunan bu mekan, adeta bir plaj atmosferi sunmaktadır. Nehrin kenarında özellikle yaz akşamlarında eşsiz bir atmosferde yemek yeme ve müzikle doyasıya eğlence fırsatı sunuyor.
- 25 Hours Hotel Museums-Quartier; Avrupa’nın popüler pek çok eğlence şehrinde olduğu gibi Viyana’da da bu mekanın bir şubesi bulunuyor. Viyana’daki müzeler bölgesi civarında bulunan bar, hem bulunduğu mekan atmosferi hem de iç dekor ve dizaynı ile gerçekten hoş ve özel bir atmosfer sunuyor.
- Das Loft Wien; Viyana’nın eşsiz ve özel atmosferine karşı müzik eşliğinde alkolünüzü yudumlayacağınız en özel mekanlardan birisidir. Çok uygun fiyat seçenekleri ile Viyana’nın tarihi, doğal ve kültürel atmosferinin tepeye doğru yükselen eşsiz görselliğinde kendinizi ortamın en özel ve en keyifli eğlencesinin içerisine bırakacak ve uzun yıllar unutamayacağınız bir deneyim yakalayabilirsiniz.
Avusturya Festivalleri
Sanat ve kültür, Avusturya için en temel yaşam biçimidir. Bu nedenle de tarihi boyunca her iki konuda da dünyanın en saygın ve en önde gelen ülkesi olarak kabul edilmiştir. Ortaya çıkan sanatçıları ve eserleri ile de bunu etkin bir şekilde hak ettiğini göstermiştir. Bu nedenle Avusturya festivalleri de dünyanın her yerinden oldukça yoğun şekilde ilgi görmektedir. Günümüzde aktif şekilde sürdürülen çok sayıda Avusturya festivalleri bulunmaktadır.
- WienerFestwochen; Uluslararası Viyana Festivali olarak isimlendirilen bu festivalde, dünyanın her yerinden birbirinden değerli müzisyenler, gösteri sanatçıları ve tiyatro sanatçıları katılım gerçekleştirir. Mayıs ve haziran aylarında birbirinden farklı gösteri ve aktiviteler ile kutlanmakta olan bir festivaldir. 1951 yılından beri her yıl kesintisiz olarak milyonlarca insanın katılımıyla organize edilen Avusturya festivallerinden birisidir.
- Rathausplatz; Viyana Film Festivali olan bu festival, dünyanın en çok bilinen festivallerinden birisi konumunda bulunmaktadır. Avusturya’nın başkenti Viyana’da her yıl kesintisiz olarak düzenlenmekte olan bu festivaller, her sene milyonlarca insana keyifli zamanlar geçirme imkanı sunuyor. Festival etkinlikleri kapsamında Viyana Şehir Salonu’nu kullanılmaktadır. Viyana Şehir Salonu’nda her akşam tamamen ücretsiz olarak katılım gerçekleştirilebilen opera ile ilgili filmlere dair gösterimler gerçekleştirilmektedir. Bu festival tüm yaz boyunca her gece devam etmektedir.
- Viyana Maratonu; Her yıl mayıs ayı içerisinde son hafta sonu yapılmaktadır. Katılımcıların 4.2 kilometreden oluşan parkuru koşmaları gerekmektedir. Bu uzunluktaki maraton başkent Viyana’nın neredeyse tamamını karşılamaktadır. Bu açıdan Viyana’nın tarihi, kültürel ve doğal güzellikleri eşliğinde dünyada eşi benzeri olmayan bir koşu imkanı sunmaktadır.
- Yeni Yıl Konseri Viyana Filarmoni Orkestrası Festivali; Dünya müzik tarihinin en eski ve en önemli klasik müzik organizasyonu olarak çok uzun yıllardır organize edilen bir festivaldir. Her yıl yeni yılın ilk günü “Strauss” ailesine ve vals müziğine ithaf etmek üzere organize edilmektedir. Dünyanın dört bir yanından insanların büyük bir ilgi gösterdiği bu festivalin biletleri, çıkar çıkmaz bitmektedir. Festival her yıl Musikverein’de gerçekleştirilmektedir. Ayrıca televizyon kanalları üzerinden de festival yayını gerçekleştirilmektedir.
Avusturya Türkiye Dış
Temsicilikleri
VİYANA BÜYÜKELÇİLİĞİ
Adres: PRINZ EUGEN STR. 40 1040 WIEN AUSTRIA
Telefon: 00 431 505 73 38 (4 hat)
Faks: 00 43 1 505 36 60
botschaft.wien@mfa.gov.tr
http://viyana.be.mfa.gov.tr
VİYANA BAŞKONSOLOSLUĞU
Adres: Hietzinger Hauptstrasse 29, 1130 Viyana-Avusturya
Telefon: 0043 1 877 71 81
Faks: 0043 1 877 71 79
konsulat.wien@mfa.gov.tr
http://viyana.bk.mfa.gov.tr
BREGENZ BAŞKONSOLOSLUĞU
Adres: ARLBERGSTRASSE 117 A-6900 BREGENZ AUSTRIA
Telefon: 00 43 5574 42 083
Faks: 00 43 5574 42 441
konsulat.bregenz@mfa.gov.tr
http://bregenz.bk.mfa.gov.tr
SALZBURG BAŞKONSOLOSLUĞU
Adres: STRUBERGASSE 9 A-5020 SALZBURG AUSTRIA
Telefon: 00 43 662 44 21 20 00 43 662 44 21 33
Faks: 00 43 662 44 21 33 – 4
konsulat.salzburg@mfa.gov.tr
http://salzburg.bk.mfa.gov.tr
Avrupa’nın kültür merkezi Avusturya ile ilgili kapsamlı bilgilere yazımızda yer verdik. Şimdi Avusturya gezisi için siz nasıl bir program yapmak istediğinize karar vererek, vakit kaybetmeden yola çıkabilirsiniz!