İlginizi Çekebilir
  1. Ana Sayfa
  2. Avrupa
  3. Romanya Gezi Rehberi

Romanya Gezi Rehberi

romanya-gezi-rehberi

Latince ‘Romanus‘ kelimesinden gelen Romanya, Avrupa Birliği’nin 9. büyük ülkesidir. Bükreş, tarımsal üretimin hala ilk sırada yer aldığı Orta Avrupa ülkesinin başkentidir. Bükreş, sofistike güzelliği nedeniyle ‘Küçük Paris‘ olarak anılır. Aynı zamanda Avrupa’nın en eski insan fosillerinin keşfedildiği ülke olan Romanya‘dan ve Drakula‘dan bahsetmek mümkün olmazdı. Bram Stoker‘in yarattığı kurgusal karakterin yaşadığı Bran Kalesi, bugün ülkenin en turistik yerlerinden biridir. Dünya Seyahat ve Turizm Konseyi‘ne göre Romanya, tarihi yerlerinin yanı sıra doğal güzelliği ile turizm açısından en hızlı büyüyen dördüncü ülke. Çingene kültürünün de önemli olduğu bir ülkenin içinden geçen Tuna Nehri, ülke için büyük önem taşıyor.

Romanya Nerede?

Balkan yarımadasının kuzeyinde kalan Romanya, Karadeniz’in batı kıyılarına yaslanmıştır. Orta Avrupa’nın güneydoğusundaki şehir, kuzey ve kuzeydoğuda Ukrayna, kuzeydoğuda Moldova, kuzeydoğuda Macaristan ile komşudur. Kuzeybatıda, güneybatıda Sırbistan ve güneyde Bulgaristan ile sınırları vardır.

Romanya’da Konuşulan Diller

Romanya’nın resmi diliRomence’dir. Sınır bölgelerinde Macarca ve Almanca da konuşulmaktadır. Bunların dışında ülkenin ana dili Almanca, Ukraynaca ve Türkçe olan bir kısmı da yaşıyor. Turizm endüstrisi nedeniyle diğer popüler diller İngilizce ve Fransızcadır.

Romanya Para Birimi

Romanya’nın para birimi Romanya Leu’dur.

Romanya’da Din ve İnanç

Romanya laik bir ülkedir, yani ülkede resmi bir din yoktur. Bununla birlikte, en büyük dini grup Roma Ortodoks Kilisesi‘dir. Ortodoksların yaklaşık yüzde 86’sının yaşadığı ülkede en yaygın ikinci din Roma Katolikidir. Çok yoğun olmasa da bir de Protestan inancı var.

Romanya’nın Kısa Tarihi

Bükreş-Romanya’daki Yeniden Doğuş Anıtı,Avrupa’nın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Romanya toprakları birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Roma İmparatoru Trajan tarafından işgal edildikten sonra Romanya toprakları Gotlar, Hunlar, Peçenekler, Macarlar, Avarlar, Slavlar ve Osmanlı istilalarını yaşamıştır. 1881’de Romanya Krallığı‘nın ilan edilmesinden sonra, II. Dünya Savaşı’nda Alman tarafını ele geçiren ülke faşizme yöneldi. 1944’te Kızıl Ordu tarafından işgal edilen ülke, 1947’de Romanya Halk Cumhuriyeti‘ni ilan etti. Çavuşesku‘nun 1967’de iktidara gelmesinden sonra 1989’da Romanya Devrimi ile yeni bir rejime geçen ülke, demokrasiyi benimsedi. Romanya 2004’te NATO’ya katıldı ve 2007’de Avrupa Birliği’ne üye oldu.

Romanya’ya Ne Zaman Gidilir?

Romanya dört mevsim de turist çekiyor. Ancak ülkeyi ziyaret etmek için ideal zamanlar nisan sonu ve haziran başından ağustos sonuna kadar yüksek sıcaklıkların yaşandığı dönemdir. Ülkenin güney kesiminde, özellikle Bükreş’te sıcaklıklar çok yüksektir, ancak Karadeniz sahili için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Romanya’da aralık ve mart arası dönem kayak mevsimidir. Diğer bir turistik dönem ise Tuna Deltası‘nda nisan ortası ile mayıs ortası arasındaki kuş gözlemi dönemidir. Ayrıca eylül ve ekim ayları ülkede şarap tadım aylarıdır.

Romanya’ya Nasıl Gidilir?

Romanya vize almanın zor olduğu ülkeler arasında, bu yüzden biraz çalışma gerektireceğini belirtmekte fayda var. İstanbul-Bükreş arasında düzenli seferler var. Öte yandan TCDD’ye bağlı Bosphorus Express, İstanbul’dan Bükreş’e sefer de sağlıyor.

Romanya’da İklim ve Hava

Romanya Karadeniz kıyısında olduğundan, iklimi için ılıman ve karasal iklim arasında demek doğru olur. 4 mevsimin hepsinin yaşandığı ülkede hava sıcaklığı kişi başı 11 derece civarındadır. Çok yağışlı ve kar yağışlı ülkede kar derinliği 60 santimetreye ulaşıyor. Romanya tarihinde ölçülen en düşük sıcaklık 1944’te -38,5, en yüksek sıcaklık 1950’de 40,5 dereceydi.

Romanya Ekonomisi

Romanya ekonomisi 1990’lara kadar tarıma dayanıyordu. Özellikle 1947-1989 arasındaki komünist rejim döneminde planlanan ekonomi, 1990 yılındaki ekonomik çöküş ve komünist rejimin çöküşü ile piyasa ekonomisine dönüşmeye başladı. Bu tarihten sonra ivme kazanan Romanya ekonomisi dış piyasaya açılarak Fransa, İtalya ve İspanya gibi ülkelerle ticarete başlamıştır. Bu durumun ülke ekonomisinin kalkınmasına katkı sağladığı ülke 1 Ocak 2007’den beri Avrupa Birliği üyesidir. Romanya’nın işsizlik oranını düşürmeye çalışan temel sorunlarından biri kimlik kartı olmayan Çingene nüfusu. Bu nedenle sağlık, eğitim ve sosyal yardım hizmetlerinden yararlanamayan nüfus ülke ekonomisini olumsuz etkilemektedir.

Romanya Kültürü

Romanya, çok misafirperver insanların yaşadığı bir ülkedir. Özellikle kırsal kesimde yabancılar ağırlanıyor. “İyi günler” ve “günaydın” gibi selamların çok önemli olduğu ülkede insanlar yanaklarını öperek selamlaşıyor. Romanya’da “hayır” demek aslında “hayır” demek değildir. Yani birine bir şey teklif ettiğinizde, size ‘hayır’ derse, bunu kibarlıktan yaptıklarını bilin. Bu yüzden ikinci kez teklif ettiğinizden emin olun. Tokalaşmanın da yaygın olduğu ülkede, erkekler bir kadınla tanışırken bir eli öper. Birinin evini ziyaret edecekseniz mutlaka yanınızda çiçek veya çikolata getirmelisiniz. Diğer en yaygın hediyeler şarap, likör veya kolonya, diş macunu, sabun gibi tuvalet malzemeleridir. Halka açık yerlerde sigara içmek Romanya’da kesinlikle yasaktır. Buna rağmen sigara içen insan sayısının az olmadığı ülkede çok az sayıda restoranda sigara içme alanı bulunuyor.

Romanya Mutfağı

Romanya mutfağı farklı kültürlerden etkilenerek ortaya çıkmıştır. Bu kültür Türkiye ile Almanya arasında Macaristan’da bulunmaktadır. Geleneksel Romanya mutfağı, sindirimi çok kolay olmayan ve çoğunlukla et ürünleri olan yemekleri içerir. Atıştırmalık alışkanlığının çok gelişmiş olduğu ülkede bir restorana gittiğinizde mutlaka domates, peynir, soğan, salam ve mantar gibi ikramlarla sofranıza geleceksiniz. Kırsal kesimde dünya mutfağından örneklerle karşılaşmayacaksınız. Ancak Bükreş gibi büyük ülkelerde bu konuda daha fazla çeşitlilik bulacaksınız. Mısır unu, yerel yemeklerin çok lezzetli olduğu Romanya‘da yaygın olarak kullanılmaktadır. Çorba, geleneksel Romanya mutfağının vazgeçilmezleri arasındadır. Ciorbade perisore adlı köfte çorbası, ciorba tãrãneascã adı verilen pirinç topları ve ekşi krema ile pişirilen sebze çorbası, tavuk sakatatından yapılan et çorbaları ve çok çeşitli balık çorbaları ülke mutfağında büyük önem taşıyor. Gitmeniz gereken tatların arasında parjoal var. Garnitürlerle süslenmiş bu baharatlı hamur işini mutlaka tadın. Nisetru la gratar adını verdikleri ve ızgarada pişirilen mersin balığı, ülke mutfağının öne çıkan lezzetleri arasında yer alıyor. Püre ile tüketip mısır unundan yaptıkları mamaliga, ülkenin temel gıdalardan biridir.

Romanya Festivalleri

Romanya, özellikle müzik festivalleri ile ön plana çıktı. Oldukça canlı ve renkli festivallere ev sahipliği yapan ülkenin en önemli müzik festivallerinden biri de her ağustos ayında Transilvanya‘da düzenlenen Untold Festival‘dir. Başka bir müzik festivali olan Electric Castle, her temmuz ayında Banffy Castle‘da düzenleniyor. Her ekim ayında çağdaş caz sanatçılarını bir araya getiren Jazz & More Festivali, ülkenin en kapsamlı festivallerinden biridir. Ülke birçok tiyatro festivaline ev sahipliği yapıyor, Uluslararası Shakspeare Tiyatro Festivali ve Uluslararası Tiyatro Festivali başı çekiyor. Film festivalleriyle de büyük önem taşıyan Romanya‘da mayıs ve haziran aylarında düzenlenen Transilvanya Uluslararası Film Festivali ve eylül ayında düzenlenen Braşov Uluslararası Film Festivali sinemaseverlerin vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Ülkenin çeşitli kültür festivalleriyle de ünlü Siphişora Ortaçağ Festivali, hem tarihi hem de kültürel etkinliklere ev sahipliği yapıyor.

Romanya’da Satın Alınacak Eşyalar

Romanya’dan dönerken aklınıza gelebilecek ilk hediye alternatifi yerel lezzetler olmalı. Ülkenin eşsiz peynirleri, şarapları ve yerel içkileri palinca lezzetleridir. Bunun yanı sıra işçiliğin çok geliştiği ülkede çok sayıda çanak çömlek, porselen, gümüş sofra takımı, halı, seramik ve kristal ile karşılaşacaksınız.

Romanya’da Tatil ve Önemli Günler

  • Epifani (6 Ocak),
  • İşçi Bayramı (1 Mayıs),
  • Shab-e-Miraj (5 Mayıs),
  • Ortodoks Paskalyası (2 Mayıs),
  • Hamsin Bayramı (16 Mayıs),
  • Ulusal Gün (1 Aralık),
  • Noel (25 Aralık)

Romanya’da Gezilecek Yerler

  • Braşov
  • Bükreş
  • Campulung
  • Cluj
  • Galati
  • Köstence
  • Curtea de Argeş
  • Transfagarasan Yolu
  • Yaş

Braşov

Braşov, aynı adı taşıyan idari bölgenin idari merkezidir. Romanya’nın güney doğusunda yer almaktadır. Bükreş’e 166 kilometre, Karadeniz’e 380 kilometre uzaklıktadır. Güney Karpatlar ile çevrilidir ve Transilvanya bölgesinin bir parçasıdır.

Braşov’da Gezilecek Görülecek Yerler

Dünyada korku turizmi ile ünlü olan bu şehirde, Drakula’nın kalesi,Bran Kalesi ve hakkında çeşitli efsaneler barındıran Raşnov Kalesi‘nin yanı sıra büyüleyici şehir merkezinde gezilecek çok az ama benzersiz yerler bulacaksınız.

Bran Kalesi: Braşov, Romanya’nın neredeyse tam ortasında, Transilvanya (Erdel) bölgesinde bulunan küçük bir şehirdir. Yaklaşık 300 bin nüfusa sahip şehir, aynı zamanda ülkenin 7. büyük şehridir. Turizm açısından dünyada büyük bir üne sahiptir çünkü burada Kont Drakula‘nın yaşadığına inanılan Bran Kalesi ve çeşitli kaleler bulunmaktadır. Bu nedenle en çok Romanya’ya gelen turistlerin ziyaret ettiği bir şehirdir. Braşov, Romanya’da bir ildir ve merkezi, aynı adı taşıyan Braşov ilçesidir. Drakula’nın kalesi Bran ilçesinde yer almaktadır. Bran ilçesi Braşov ilçesine 30 kilometre uzaklıktadır ve Drakula’nın yaşadığı kale buradadır. Braşov’dan Bran’a ulaşmak için taksi, şoförlü veya toplu taşıma araçlarıyla özel araç kiralayarak gelmek mümkündür. Toplu taşıma ile gelmek istiyorsanız öncelikle Braşov şehir merkezinde bulunan Livada Postei adlı otobüs durağına gelip bu duraktan 12 numaralı otobüse binmelisiniz. Bileti durakların arkasında bulunan bilet gişesinden satın alabilirsiniz. 12 numaralı belediye otobüsü ile yaklaşık 2,5 kilometre yol kat ederek Autogara 2 adlı otogara ulaşacaksınız. İndikten sonra burada ilk gördüğünüz kişi olan “Bran Kalesi” ne sorduğunuzda oraya giden otobüsü size gösterecekler. (daha doğrusu, oradan geçerek). Buradaki otobüsler şehir içi otobüsleri değil, dolayısıyla hat numaraları yok. Otobüslerin ön camlarına geçtikleri yerler yazıyor ama sorarsan kimse göstermeyecek. Bu otobüsün biletini şoförden alacaksınız. Braşov ile Bran arası yaklaşık 27 kilometre ve bu yol otobüsle gidiliyor. Kaleye geldiğinizde dönüş yolunda sıkıntı yaşamamak için önce indiğiniz durağın karşısındaki duraktan otobüs saatlerini kontrol etmenizi tavsiye ederiz. Dönüş yolunda kendinizi buna göre ayarlıyorsunuz (çünkü otobüs seferleri çok sık değil).Kalenin önünde hediyelik eşya satan yerler var. Çok ilginç ve ilginç şeyler bulacağınız için, kaleyi gezdikten sonra (otobüsünüzü beklerken) gider gitmez bakmanızı tavsiye ederiz.

Kepek Kalesi: 1377 yılında taştan insanlar tarafından yaptırılan ve 1438-1442 yılları arasında Osmanlılara karşı savunma amacıyla kullanılan Kepek Kalesi’dir. Drakula olarak da bilinen Vlad Tepes’in (Kazıklı Voyvoda) bu bölgede bulunan Bran Geçidi‘nden geçerken birkaç kez bu kaleye geldiği ve Transilvanya Alpleri’ni geçmesini sağladığı tahmin edilmektedir. Ancak bu kaleyle bir ilgisi olup olmadığı kanıtlanamamıştır. Yıllar geçtikçe kale önemli bir askeri rol oynadı (sığınak, depo vb.). Birinci Dünya Savaşı’nda Romanya Kralı II. Ferdinand, Almanların gücüne inanmasına rağmen İtilaf devletlerine katıldı ve Avusturya’ya savaş ilan etti. Bunun üzerine İttifak Devletleri Bükreş’i, özellikle Almanya’yı işgal etti. Bu savaşı Osmanlı Devleti 6. Kolordu ile destekledik ve 19.100 şehit verdik. Şu anda Bükreş’te bir Türk Mezarlığı var. Bükreş’in işgalinden sonra, Bran Kalesi 1920’de Romanya Krallığı‘nın yazlık ikametgâhı oldu. Kral Ferdinand’ın karısı Kraliçe Mary (1875-1938) burada sık sık vakit geçirdi. Kral Ferdinand’ın çekingenliği ve kararsızlığı nedeniyle devlet işlerinde önemli bir rol oynadı. Aynı zamanda Romanya’nın son kraliçesiydi. Drakula’nın Kalesi denilince akla kaçınılmaz olarak içindeki tabutlar, işkence aletleri, kazıklar vs. akla gelebilir. Mary ve Ferdinand, 1920’de yenilenip yeniden tasarlandı. İçeride Queen Mary’nin yatak odası, kullandığı mobilyalar, yemek odası, büyük salon, müzik odası, kütüphane, Ferdinand’ın yatak odası, taç ve şövalye kıyafetleri var.

Eski Şehir Merkezi:Braşov, Romanya’nın bir ilidir ve merkezi, aynı adı taşıyan Braşov ilçesidir. Braşov bölgesi tipik bir ortaçağ şehridir. Burada cilalı taş devrine ait yaşam izleri bulundu ve arkeologlar 1950’den beri çalışıyor. Ancak ilk olarak Saksonlar (Cermenler) tarafından 1211 yılında yerleşim yeri olarak kullanıldığı biliniyor. Şehir o dönemde Güney Karpat dağlarının ortasında kurulmuştur. Braşov ilçe merkezi artık Arnavut kaldırımlı ve rengârenk minik evleriyle çok şirin bir yer. Burada dikkatinizi çekecek ilk şey, bir tepeye yazılan Hollywood tarzı Braşov tabelasıdır. Braşov, eski şehir oldukça küçük ve turistik olduğu için restoranlarda fiyatlar diğer Romanya şehirlerine göre biraz daha pahalı. Bu nedenle restoran seçerken önündeki fiyat listesine bakmakta fayda var.

Siyah Kilise:Braşov’un eski şehrinin tam merkezinde görülebilecek ana detaydır. 1689’da Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları sırasında Habsburg işgalcileri tarafından yakıldığı için bu adı almıştır. Türkçe Halat Sokak anlamına gelen Strada Sforii, 17. yüzyılda itfaiyeciler için yapılmış bir cadde ve dünyanın “en dar” caddelerinden birinin adını taşıyor. 1.32 metre genişliğinde ve 83 metre uzunluğundadır. Burası aynı zamanda tarihi merkezde yer almaktadır. Şehir meydanı oldukça geniştir: “Piața Sfatului” olarak adlandırılan bu meydan saat kulesinin tam ortasına inşa edilen Meclis Binası’nın hemen yanına pazar çadırları kuruldu. Köylüler ürünlerini yirmiye yakın tezgâhta sergiliyor. Yörenin geleneksel lezzetlerini tatmak için tek tek ziyaret edin. Yöresel peynirler, ballar, reçeller, çörekler, tatlılar… Bu bölgede olursanız bir yol bulup peynirleri tatmalısınız.

Rashnov Kalesi:  Raşnov, Braşov ile Bran arasında parçalanır. Buradan Bran yolunda geçip kaleyi göreceksiniz. Uzaklardan oldukça heybetli görünen kaleyi gezmek için toplu taşıma araçlarını da kullanabilirsiniz. Kale hizasında bir durakta indikten sonra yaklaşık 2 kilometre yürümek zorunda kalacaksınız ve ardından kalenin önüne geleceksiniz. Buradan kaleye yürüyerek ya da aşağıdaki traktör ile ulaşabilirsiniz. Traktör kaleye 5 dakikada ulaşabilirsiniz.Raşnov Kalesi‘nin ilk inşa edildiği tarih bilinmemekle birlikte 14. yüzyılda (yaklaşık 1331) yazılan belgelerde bahsedilmektedir. Yapım ve kullanım amacı, herhangi bir saldırı durumunda kale çevresinde yaşayan insanlara barınak sağlayarak hem insanları hem de şehri korumaktı. İçeride top atışı için gözetleme kuleleri ve oyuklar var. Kaleye sığınan halkın yaşamına devam edebilmesi için evler, okullar, hastaneler ve kiliseler inşa edildi. Kale yüksek bir tepeye inşa edildiğinden en büyük sorun su kıtlığıydı. Yani kalenin su ihtiyacını karşılamak için buradan kaleye su taşınmıştır. Kuşatma dönemlerinde pek çok sorun yaşandı. Bu konuda kaleyle ilgili bir efsane var. 1623 yılında kalenin yönetiminden sorumlu olan Gheorghe Rakoczi tarafından iki Osmanlı askeri esir alınarak burada zindana atılmışlardır. Rakoczi’nin askerleri serbest bırakmaya niyeti olmadığı için “Bu kaleden su çıkarırsanız özgür olursunuz” dedi. Askerler, bu kadar yüksek bir tepeyi kazıp su alamayacaklarını, ancak burada ömür boyu tutuklu olarak kalacakları için başka seçenekleri kalmadığını ve teklifi kabul ederek kazmaya başladıklarını söyledi. İlk başta zemini kazdıkları için hızlı ilerlediler ama kayalara geldiklerinde işleri çok zorlaştı, aylar, hatta yıllar geçti ve iki asker pes etmeden kazmaya devam etti. Her yıl 7 metre kazdılar. İlk kazının yapılmasından bu yana tam 17 yıl geçti ve sonunda iki asker burada 146 metre derinlikte su çıkarmayı başardı. Sonra Rakoczi’ye gittiler ve ona haber verdiler. Su sıkıntısı çeken kalenin altından çıkarılan bu su tüm sorunları çözdü ancak Rakoczi, iki Osmanlı askerini serbest bırakmadı. Kaderleri bilinmemekle birlikte kalede iki iskelet bulunmaktadır ve bunların iki Osmanlı askerine ait olduğu düşünülmektedir. Kuyu hala oradadır. Raşnov Kalesi Osmanlılar tarafından fethedildikten sonra yerli halk bu bölgede yaşadığı ve bu bölgede ibadet yeri (kilise) olduğu için müdahale edilmedi ve halk özgürce yaşamaya devam etti. Şu anda duvarlar, kapılar ve gözetleme kuleleri dışında içerideki evler yıkılmış durumda. Çok yüksek bir yükseklikte yapıldığı için panoramik manzaraya sahiptir. Fırsatınız ve vaktiniz varsa gitmenizi tavsiye ederiz.

Braşov Nerede?

Braşov, aynı adı taşıyan idari bölgenin idari merkezidir. Romanya’nın güney doğusunda yer almaktadır. Bükreş’e 166 kilometre, Karadeniz’e 380 kilometre uzaklıktadır. Güney Karpatlar ile çevrilidir ve Transilvanya bölgesinin bir parçasıdır.

Braşov’a Ne Zaman Gidilir?

Braşov’da subtropikal iklim hüküm sürmektedir. Mayıs-eylül arası yaz aylarında kuru ve güneşli bir hava hâkimdir. Temmuz ve ağustos aylarında sıcaklıklar daha sıcak ve ortalama 23 derece. Bazen eylülün haziran ayından daha sıcak geçtiği görülür. Kış ayları oldukça soğuk ve yağışlıdır. En soğuk ay olacak. İlde kış turizmi önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle bazı turistler kışın buraya gitmeyi tercih ediyor. Ancak iyi yürüyüşler için ideal mevsim yaz aylarıdır.

Braşov’a Nasıl Gidilir?

Braşov’da havaalanı bulunmamaktadır. En yakın havalimanları yaklaşık 3 saat uzaklıkta olan Otopeni, Sibiu ve Targu Mureş‘tur.Özellikle Otopeni’den Braşov’a düzenli otobüs ve tren seferleri vardır.

Braşov’da Turizm

Romanya’nın şirin şehirleri arasında sıklıkla adından söz ettiren Braşov, Transilvanya bölgesinde yer alıyor. Önde gelen turistik şehirlerden biri olan Braşov, popülerliğini hem yaz hem de kış aylarında sürdürüyor. Şehrin kayak merkezi olan Tampa Dağı, kış sporları merkezi olarak gördüğü yoğun ilgi ile oldukça hareketli bir destinasyondur. Tampa dağının çevrelediği bu harika şehir, muhteşem doğası ve ilginç mimarisi ile birçok turist için keyifli bir tatilin öncelikli adresleri arasında yer alıyor. Tarihi dokusu, şiirsel yapısı ve keyifli atmosferiyle hem yaz hem de kış aylarının gözdesi olan Braşov yıl boyunca rağbet görüyor. Transilvanya turları için de önemli bir lokasyon olan şehir, hareketli eski şehir merkezi ve kaleleri ile misafirlerine farklı bir deneyim sunan eğlenceli bir ortam sağlıyor. Tüm özellikleri ve muhteşem mimarisi ile ülkenin en popüler tatil beldelerinden biri olarak kabul edilen Braşov, başkent Bükreş‘ten sonra ülkenin en çekici ikinci turRomanya’nın güney kesiminde yer alan Braşov, Bükreş’e yakın ve hoş mimarisi ile dikkat çeken turistik bir Romanya şehridir.

Braşov’da Ulaşım

Braşov, 40 hattan oluşan gelişmiş bir otobüs ağına sahiptir. Genellikle sabah 5.30 ile gece 23.30 / 00.00 saatleri arasında çalışırlar. Bu saatler hafta sonları değişebilir. Biletinizi “Bilet ve toplu taşıma toplu taşıma” yazan gişelerden veya mekânlardan satın almanız mümkündür. Tampa Alley olarak bilinen bölgeden turistik turlar düzenleyen çift katlı otobüsler de var. Şehre ulaşım oldukça uygun olan taksilerle sağlanabilir. Ancak yerli halkın ve çoğu turistin tercih ettiği bir başka ulaşım aracı da bisiklettir.

Braşov Mutfağı

Tüm Roma mutfağında olduğu gibi Braşov yemekleri de Balkan mutfağı, Yunan, Bulgar ve Türk lezzetlerinden etkilenir. Yerel dilde “ciorba” adı verilen çeşitli çorbalar tüketilir.

Braşov Gece Hayatı

Braşov, Romanya’da gece hayatının merkezi olmasa da, turistlerin ilgisini çekebilecek ve vakit geçirebilecek yerler var. Özellikle dağ yamaçlarında bulunan otel barları ve gece kulüpleri tercih edilmektedir. Groove Garden, Paris Panam, Bavaria, Deans’s, King’s Pub, Hockey Pub veya Jar tercih edilebilecek yerler arasında.

Braşov Festivalleri

  • Altın Stag Müzik Festivali (Mart)
  • Braşov Maratonu (Nisan)
  • Çoban Sütü Festivali (Haziran)
  • Transilvanya Gastronomi Festivali (Ağustos)
  • OktoberFest (Eylül) Çoban Bahar Şenliği (Eylül)
  • Cerbul de Aur Müzik Festivali (Ağustos-Eylül)
  • Kepek Peyniri ve Füme Et Festivali (Eylül)

Braşov’da Alışveriş

Braşov’a alışveriş şehri demek yanlış olur, ancak sokaklarda ve meydanlarda irili ufaklı dükkânlar var. Küçük hediyelik eşya dükkânlarıPiata Sfatului, Republicii ve Muresenilor çevresinde görülebilir. Braşov Saat Farkı Braşov (GMT +3) ile Türkiye (GMT + 2) arasındaki 1 saatlik zaman farkı yer alıyor.

Bükreş

Bükreş, başkenti olduğu Romanya’nın güney doğusunda yer almaktadır. Bulgaristan’a sadece 80 km uzaklıktadır. Tuna Nehri şehrin güneyinden geçer. Ülkenin en kalabalık şehri olan Bükreş’te yaklaşık 2 milyon kişi yaşıyor. Sayı, çevre yerleşimlerde yaşayan 2 buçuk milyon kişiye ulaşıyor. Rumenlerin “Roman” kelimesinden dolayı Çingeneler olduğu düşünülse de Romanya’da sadece 620 bin Çingene yaşıyor. Romanya, 2007’den beri Avrupa Birliği üyesidir; 2017 yılı itibari ile ülkeye Schengen vizesi ile giriş yapmak mümkündür. Bükreş ismi ilk olarak 1459 tarihli belgelerde geçmiştir. Bükreş isminin “zevk, mutluluk” anlamına gelen “bucur” kelimesinden geldiği düşünülmektedir. Şehir, 1862’den beri bağımsız Romanya’nın başkentidir. Bükreş, Romanya sanat ve mimarisinin yanı sıra ticaret ve medya sektörünün de merkezidir. İki büyük dünya savaşı arasındaki dönemde yaşanmaz hale gelen Avrupa’da Doğu, Bükreş’e Paris’i atadı. Bükreş, çarpıcı mimarisi ve sanata verdiği değerle bu özelliği hak ediyor. Bükreş ekonomik olarak Romanya’nın en müreffeh şehridir. Altyapısı, kaliteli eğitim veren yüksek öğretim kurumları ve ev sahipliği yaptığı kültürel etkinliklerle Doğu Avrupa’nın en gelişmiş şehirlerinden biridir. Bükreş’in dünyadaki kardeş şehirlerinden bazıları Atlanta, Ankara ve Pekin’dir. Bükreş’teki en önemli yüksek öğretim kurumları; Gheorge Gheorghui-Dej Polytechnic Institute ve Bükreş Üniversitesi‘dir. Ayrıca şehirde bilim ve sanat alanında çok sayıda araştırma merkezi ve kolej bulunmaktadır.

Bükreş Gezilecek Yerler

Bükreş, ziyaretçilerine görsel bir şölen sunan bir şehir ve sokakları sizi adeta bir açık hava müzesi gibi hissettirecek kadar güzel. Güne ne kadar erken başlarsanız, o kadar iyi değerlendirirsiniz. Çünkü Bükreş’te görülecek çok şey var ve bir sarayı usulüne uygun olarak ziyaret etmek saatler sürebilir. Bükreş’te görmeniz gereken en önemli 10 adresi sizler için derledik. İçte ve dışta dekore edilmiş birbirinden güzel binalar ve sarayları Bükreş’te bir araya getirdik. Bu turistik noktaları gezerek Romanya’nın tarihine ve günümüze tanık olacaksınız.

Romanya Parlamentosu: Dünyanın en görkemli parlamento binalarından biri olan ve Bükreş’te gezilecek en önemli yerler arasında yer alan Romanya Parlamentosu 84 metre yüksekliğindedir. Parlamentoda;Çağdaş Sanat Müzesi, Komünist Totalitarizm Müzesi ve uluslararası bir konferans salonu dâhil olmak üzere üç müze var. Gün içerisinde ziyaret edeceğiniz binanın gece aydınlatmasını mutlaka görmenizi tavsiye ederiz. 1977’deki büyük depremden sonra Bükreş yeniden inşa edilirken, büyük bir parlamento binası inşa etmek odak noktasıydı. Parlamentonun içinde 3500 ton kristal, 480 avize ve demir ve bronzdan yapılmış büyük kapılar var. 365 bin metrekare alan üzerine inşa edilen bina, geniş çim bahçelerle çevrilidir. Şehir merkezine gelen turistleri ilk karşılayan yapılardan biri olan bu görkemli yapı, birçok özelliği ile öne çıkıyor. ABD’de Pentagon’dan sonra dünyanın ikinci büyük idari binası olan Parlamento Binası, 365 dönümlük alana ve 84 metre yüksekliğe sahiptir. Bu özelliği ile aynı zamanda dünyanın en ağır binası olan bina, 1983-1989 yılları arasında yaklaşık 700 mimarlık bir ekip tarafından inşa edilmiştir. Klasik kaynaklardan beslenen bir mimari anlayışla tasarlanan Parlamento Binası’nda hem geleneksel hem de modernin mükemmel uyumunu görmek mümkün. Bu devasa yapının hikâyesi de görünüşü kadar ilginç. Parlamento Binası, insanlık tarihinde en abartılı paranın harcandığı binalardan biri olarak kabul ediliyor. Komünist lider Çavuşesku‘nun kentsel gelişim planlarını kapsayan ve Civic Center olarak bilinen projelerden biridir. Bina inşa edilirken, Çavuşesku’nun otoriterliğini ve diğerleri için kendini beğenmişliğini temsil ederken, arkasında çok fazla yıkım bıraktı. Sosyalizmin Zaferi sloganıyla yapımına başlanan yapı için 19 Ortodoks kilisesi, 6 Sinagog, 3 Protestan kilisesi ve 30 bin konutluk iki mahalle yıkıldı. Komünist rejimde Halk Evi anlamına gelen “Casa Poporului” olarak bilinen bina, Romanya’da komünizmin yenilgisinden sonra Parlamento Sarayı olarak kullanılmaya başlandı. Bükreş’in en turistik noktalarından biri olan Parlamento Binası, mermer merdivenleri, oyma ahşap balkonları, kristal avizeleri ve mükemmel işçiliğe sahip diğer detayları ile görülmesi gereken yerlerden.

  • Adres: Strada Izvor 2-4, Bükreş, Romanya
  • Ziyaret saatleri: Mart – Ekim arası her gün 09.00 – 17.00 arası Kasım – Şubat arası her gün 10.00 – 16.00
  • Giriş Ücreti: Yetişkin: 40 Ley, Öğrenci: 20 Ley Çocuk: 10 Ley
  • Yakındaki Binalar: Antim Manastırı, Radu Voda Manastırı, Bükreş Temyiz Mahkemesi, CEC Sarayı, Izvor Parkı, Cotroceni Ulusal Müzesi

National History Museum Europe:Bükreş’in en ünlü caddesi olan Calea Victorieri’de (Victory Avenue) bulunan Romanya Ulusal Tarih Müzesi binası, 1894-1900 yılları arasında Alexandru Săvulescu tarafından inşa edilmiştir. Neo-klasik mimari. 70 yıldır postane olarak kullanılan bina, 1970 yılında Milli Tarih Müzesi oldu. Pazartesi ve salı günleri kapalı olan müzeyi haftanın her günü 10.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Bir zamanlar Romanya kraliyet ailesine ait olan bazı değerli eşyalar ve ulusal hazineler bu müzede sergileniyor. Müze girişindeki merdivenlerde ziyaretçileri kucağında bir kurt taşıyan MS 98-117 yılları arasında Roma İmparatoru olan Trajan’ın heykeli karşılamaktadır. Güzel bir mimariye sahip Neo-Klasik bir binada bulunan Ulusal Tarih Müzesi, Romanya halkının tarihi hakkında daha ayrıntılı bilgi arayanlar için nadir bir fırsat. 1894-1900 yılları arasında yerel bir mimar olan Alexandru Savulescu’nun tasarımlarından sonra inşa edilen bu tarihi bina başlangıçta Romanya Posta Servisi, Poşta Romana adına hizmet verdi. 1970 yılında postanenin başka bir bölgeye taşınmasının ardından müzeye dönüştürüldü.Ulusal Tarih Müzesi’nde, Orta Çağ ve modern zamanlar da dâhil olmak üzere tarih öncesi çağlardan günümüze uzanan eserler sergileniyor. Müzenin çoğu bölümü halka kapalı olsa da 8.000 metrekarelik bir alanı kaplayan 60 sergi salonunda Romanya tarihine ışık tutan ilginç sergileri ziyaret etmek mümkün. Müzenin belki de en ilginç parçaları hazinelerdir. Binlerce yıl önce bu bölgede yaşamış farklı medeniyetlere ait hazineleri barındıran bu koleksiyonlar, milli hazine olarak kabul ediliyor. Dikkat çekici bir başka eser ise Trajan Sütunu olarak gösterilebilir. Rumenlerin atası sayılan Daçyalılar M.S. Trajan Sütunu’nun MS 2. yüzyıl savaşlarını tasvir eden kabartmalı bir kopyasını burada görebilirsiniz. 2662 figür ve 255 tarihi sahne içeren Tracan Sütunu,Daçya Savaşlarının en güvenilir tarihsel kanıtlarından biri olan bu sütuna hayran kalacaksınız.

  • Adres: Calea Victoriei 12 | Sektör 3, Bükreş
  • Ziyaret Bilgileri: Müze Pazartesi ve Salı günleri kapalıdır. Çarşamba – Pazar günleri arasında 10.00 – 18.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
  • Yakın Yerler: Stavropoleos Manastırı, CEC Sarayı

Macca Villacross Arcade: Bükreş’in merkezindeki bu geçit sizi hemen yakalayacak. Bu pasaj, Bükreş’te alışveriş yapmak isteyen turistlerin kesinlikle ziyaret edildiği yerlerden biridir, nargile kafeleri, kıymetli taş ve mücevher satan butikleri ve Türkler için değil yabancılar için oldukça cazip olan hazır giyim mağazaları vardır. Sarı ve yeşil bir cam tavanla kaplı bu pasajın yapımı 1891’de tamamlanmış ve Milano veya Paris’teki pasajlarla karşılaştırılmıştır. Turistlerin öğle yemeği için tercih ettiği Çin restoranı gibi restoranlar da var. Çatala benzeyecek şekilde tasarlanan alışveriş pasajının kapılarından biri Zafer Bulvarı’na giderken, diğer kapısı tarihi Lipscani semtine açılıyor. Bükreş’in en turistik bölgeleri Parlamento Binası gibi şehrin çarpıcı sembolleri olsa da ve Zafer Kemeri, keşfedilmeyi bekleyen birçok mimari mücevher var. Macca Villacross Arcade, Bükreş’in kalbindeki gizli turistik mücevherlerden biridir. 1891’de tamamlanan bu pasaj, Londra ve Paris’teki muadillerine rakip olacak şekilde inşa edildi. Bu tarihi geçidi ilginç kılan, at nalı şeklindeki mimari yapısıdır. Macca Villacross, inşaatı sırasında Bükreş’in ilk lüks alışveriş merkezlerinden birini temsil ediyordu. Bugün ziyaret ettiğinizde, inşaatı üzerinde çalışan insanların ne kadar özverili olduğunu düşünebilirsiniz. Özgün ve zarif işlemelerle süslenen pasaj, çoğunlukla sarı camla kaplı olduğu için kendinizi rahat ve evinizde hissetmenizi sağlayabilir. Geçmişte sayısız alışveriş mağazasıyla dolu olmasına rağmen bugün daha çok kafe, restoran ve lüks kuyumcu var. Macca Villacross isminin arkasındaki hikâyeyi merak ediyor olabilirsiniz. Villacross kelimesi, Romence olmadığı aşikâr, İspanya’nın Katalan bölgesinden geliyor. Pasaj, adını 1840-50’lerde Bükreş’te yaşayan ve şehrin ünlü baş mimarı olan Xavier Villacrosse’den alıyor. Macca adının garip bir şekilde inşaat işçilerinden biri olan Felix Xenopol‘un bir akrabasından geldiğine inanılıyor. İki ayrı girişi bulunan pasaj, Macca ve Villacrosse olarak adlandırılır. Macca Villacross’u ünlü yapan sadece ilk alışveriş merkezi değil. Şöhretini borçlu olduğu başka ilkler de vardır. Burası komünist dönemin sona ermesinden sonra başkentte ilk nargile içilen alan oldu. Aynı zamanda Romanya’nın ilk borsasına da ev sahipliği yaptı.Macca Villacross’u ziyaret ederek eski Bükreş’te yaşamanın nasıl bir şey olduğunu deneyimleyebilir ve şehrin gizli incilerini keşfedebilirsiniz.

  • Adres: Pasajul Macca, Bükreş, Romanya
  • Ziyaret Saatleri: Her Zaman Açık
  • Giriş Ücreti: Ücretsiz
  • Yakındaki Binalar: Romanya Ulusal Bankası Müzesi, Borsa Sarayı, Stavropoleos Manastırı, Pinacotecii Sarayı, CEC Sarayı, Romanya Ulusal Tarih Müzesi

Ulusal Sanat Müzesi: Bükreş Ulusal Sanat Müzesi, Romanya’nın en önemli sanat müzesidir ve hem Romanya hem de Doğu Avrupa sanatının çok sayıda sanat eserine ev sahipliği yapmaktadır. Müzede, özellikle modern ve orta çağ Romanya’dan eserlerin bulunduğu Ulusal Galeri olmak üzere birçok kalıcı sergi salonu bulunmaktadır. Bunların dışında geçici sergiler için ziyaretçilerin ağırlandığı salonlar da bulunmaktadır. Müzede çocuklar için sanat atölyeleri de düzenleniyor. Bükreş, sanatseverler için harika seçenekler sunan bir kültür şehridir. Şehirde eşsiz sergilere sahip müzelerden biri de Ulusal Sanat Müzesi. Ülkenin en önemli ve en kapsamlı güzel sanat eserleri koleksiyonuna sahip olan bu müze, 1837 yılında inşa edilmiş tarihi bir binada yer almaktadır. Bu yapıyı, Bükreş’in eski Kraliyet Sarayı‘nı turistler için görünür kılan, kente olan yakınlığıdır. Romanya Athenaum Müzenin sanat koleksiyonları Ulusal Galeri ve Avrupa Sanat Galerisi olmak üzere iki ayrı bölümde sergileniyor. Ulusal Galeri, Romanya Orta Çağ Sanat Galerisi ve Romanya Modern Sanat Galerisi olmak üzere iki farklı bölümden oluşmaktadır. Ulusal Galeri’de, uluslararası sanat tarihine büyük katkılarda bulunan ünlü Romen sanatçıların eserlerinin yanı sıra antik ve ortaçağ sanatına ait parçaları görmek mümkündür. Avrupa Sanat Galerisi’nde Monet, Renoir ve Cezanne gibi ünlü sanatçıların eserleri sergileniyor. Milliyetlere göre bölünmüş 12 binden fazla eserle Avrupa Sanat Galerisi, kaçırmak istemeyeceğiniz içeriğe sahip.

  • Adres: Calea Victoriei 49-53, București 010063
  • Yakın Yerler: Biserica Kretzulescu, Muzeul Theodor Aman
  • Ziyaret Bilgileri: – Müze Mayıs-Eylül ayları arasında 11.00-19.00, Ekim-Nisan aylarında 11.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Orta Çağ Romanya eserleri, ulusal hazine odası ve modern Rumen sanat eserleri kişi başına toplam 15 Romanya Leyi ziyaret edilebilir. – Ulusal Sanat Müzesi bünyesinde yer alan Zambaccian Müzesi ve Theodor Pallady Müzesi de biletle gezilebilir.
  • Giriş ücreti: Avrupa sanat galerisine giriş ücreti 15 Romanya Leyi’dir.

George Enescu Müzesi: Bu müze Bükreş’in en güzel binalarından birinde yer almaktadır. Öyle ki, sadece Cantacuzino Sarayı olarak bilinen bu yapıyı görmek için müze ziyaret edilmelidir. 1881-1955 yılları arasında yaşayan Goerge Enescu, Romanya’nın gelmiş geçmiş en önemli müzisyeni olarak kabul ediliyor. Müze pazartesi günleri hariç her gün 10.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir. Her ayın 26’sında giriş ücretsizdir. Müze ayrıca her ay klasik müzik konserleri düzenlemektedir. Bükreş’teki pek çok müze gibi George Enescu Müzesi de bir saray içinde yer almaktadır. Müzenin bulunduğu Cantacuzino Sarayı 1903 yılında inşa edilmiş ve Art Nouveau sanat akımına hâkim olan en güzel tarihi yapılardan biri olarak gösterilmektedir. Cantacuzino Sarayı, esasen o zamanlar Bükreş Belediye Başkanı George Cantacuzino tarafından yaptırılan bir yapıdır. Ünlü Rumen besteci George Enescu’nun anısını yaşatmak için 1956 yılında müzeye dönüştürüldü. Müziğe ilgi duyan gezginlerin ilgisini çekebilecek detayların yer aldığı müzede, George Enescu‘nun yaşamı ve eserini onurlandırmak için sanatçının kemanları başta olmak üzere pek çok parça sergileniyor. Ünlü George Enescu Festivali‘nin organizasyonu da burada yapılıyor ve Doğu Avrupa’nın en büyüklerinden biridir

  • Adres: 141, Calea Victoriei, Bükreş, Romanya
  • Ziyaret Saatleri: Salı – Pazar: 10.00 – 17: 00 (Son giriş 16: 30’da) Giriş Ücreti: Yetişkin: 6 Ley, Büyükler: 3 Ley, Öğrenci ve Çocuklar: 1,5 Ley
  • Yakındaki Binalar: Grigore Antipa Doğa Tarihi Müzesi

Grigore Antipa Doğa Tarihi Müzesi: Doğa ve evrim tarihinin insanoğlunun keşfedebildiği kadarıyla sergilendiği ve hayvan iskeletlerinin milyonlarca yıl önce görülebildiği müze, birçok kişi için cazip bir alandır. Engelli ziyaretçilerin yanı sıra tıp, biyoloji ve güzel sanatlar öğrencileri de yaz tatillerinde 18 yaş altı ziyaretçiler için müzeye ücretsiz girebilirler. Müzede hem kalıcı hem de geçici sergiler var. Müzede milyonlarca yıl önce denizlerde ve kutup noktalarında yaşadığı keşfedilen denizaltı canlılarının replikaları, karada yaşadığı sanılan canlıların iskeletleri ve çok daha fazlası müzede görülebiliyor. Özellikle okul çağındaki çocuklar için alınması gereken bir müze diyebiliriz. Bükreş’te her türlü müzeyi bulmak mümkündür. Grigore Antipa Doğa Tarihi Müzesi, en büyük koleksiyonlara sahip olanların başında geliyor. 1834’teki açılışından bu yana koleksiyonlarını sürekli geliştiren bu müzede yaklaşık 2 milyon parça sergileniyor. Ziyaretçilerine tarih boyunca devam eden biyolojik çeşitliliği keşfetme fırsatı sunan Grigore Antipa Doğa Tarihi Müzesi’nde birçok interaktif sergi ve eğitici oyun da bulunuyor. Müzeyi ziyaret ettiğinizde etkileyici dinozor iskeletlerinin yanı sıra hemen hemen her türden arkeolojik buluntuları görebilirsiniz. 1834 yılında Kral’ın kardeşi Kont Mihalache Ghica‘nın girişimiyle kurulan müzede ilk olarak sikkeler, çeşitli mineraller, fosiller Yunan, Roma ve Bizans uygarlıklarına ait farklı sanat eserleri. Adını 1893-1944 yılları arasında müze müdürlüğünü yapan Grigore Antipa‘dan alan bu bina aynı zamanda bir eğitim kurumu. Romanya’nın en ünlü biyologuGrigore Antipa, aynı zamanda Kuzey Kutbu’na ulaşan ilk Rumen. Müzedeki en popüler sergi, günümüz fillerinin tarih öncesi bir akrabası olan Deinotherium Gigantissimum‘un iskeletidir. Özellikle çocuklar için eğitici ve eğlenceli bir müze arıyorsanız, Grigore Antipa’dan daha iyisini bulmak zor olabilir. Burada çocuklar için eğlenceli oyunlar bulabilir, çevre ve tarihi farkındalık yaratmaya yardımcı olacak eğitici ve interaktif programlara katılabilirsiniz. Ülkenin bu en büyük doğa tarihi müzesini ziyaret edebilir, ilginç dinozor fosillerini ve sıra dışı kelebek koleksiyonlarını görebilirsiniz.

  • Adres: Shoseaua Pavel D. Kiseleff 1, Bükreş, Romanya
  • Ziyaret Saatleri: Nisan – Ekim: Salı – Pazar 10.00 – 20.00 Kasım – Mart: Salı – Cuma 10.00 – 18.00 ve Cumartesi – Pazar 10: 00 – 19.00
  • Giriş Ücreti: Tam Bilet 20 Ley, Çocuklar ve Öğrenciler 5 Ley

Cotroceni Palace:Romanya Kralı I. Carol, aslen bir manastır olarak inşa edilen ve daha sonra 1888-1893 yılları arasında saray olarak yeniden inşa edilen bu güzel binayı kullanıyordu. 1947 yılına kadar hanedana ev sahipliği yapan Cotroceni Sarayı, 1991 yılında komünist rejimin çöküşünden sonra başbakanlık merkezi olarak kullanılmaya başlandı. Ünlü Fransız mimar Paul Gottereau tarafından yaptırılan bu saray, iç ve dış cephe gibi dekore edilmiş. Masallardan çıkmışsa, 1977’deki büyük depremden sonra ağır hasar görmüş ve Rumen mimar Nicolae Vladescu tarafından restore edilmiştir. Bazıları sadece turistik ziyaretlere açık olan sarayda I. Carol ‘un varisi yeğeni Prens Ferdinand ve eşi Marie’nin odalarını ve Marie’nin eşsiz sanat koleksiyonunu görebileceksiniz. Başkentin en eski ve en güzel mahallelerinden birinde yer alan Cotroceni Sarayı, birkaç asırdır Romanya tarihinin koruyucusudur. Sarayın tarihi daha eski zamanlara kadar uzansa da, genellikle Büyükşehir’in kurucu kraliyet figürleriyle anılır. Romanya. Kraliyet ailesinin konağı olarak hizmet veren saray, başlangıçta Cotroceni tepesinde mütevazı bir manastır olarak inşa edilmiştir. Romanya Kralı I. Carol 1888’de burada büyük bir saray inşa etme kararı aldı. Kralın oğlu olmadığında tahtı ve dolayısıyla sarayı yeğeni Ferdinand’a bırakır. Kral Ferdinand, hüküm sürdüğü 1915-1926 yılları arasında saraya birçok ilaveler yaptı. Sarayın bugünkü görkemli halini bu dönemde aldığını söyleyebiliriz. Cotroceni Sarayı‘nda kralların hükümdarlığı 1947’ye kadar sürdü ve komünist rejimin başlamasıyla birlikte kraliyet mülklerine el konuldu. Daha sonra müzeye dönüştürülen sarayda bugün kraliyet sarayına ait çok sayıda değerli eşya ve sanat eserini görmek mümkündür. Müzede 20 binden fazla eser olduğu söyleniyor.

  • Ziyaret Bilgileri: Saray müzesi her pazartesi kapalı olup haftanın diğer günleri 09.30-17.30 saatleri arasında ziyarete açıktır.
  • Giriş ücreti yetişkinler için 40 Ley, öğrenciler için 30’dur. Sadece bir rehber eşliğinde ve gruplar halinde ziyaret edilebileceğinden en az iki gün önceden kayıt yaptırmalısınız.
  • Adres: Bulevard Geniului 1, Bükreş 060116, Romanya
  • Yakın Yerler: Museum of Senses Bükreş, Botanik Bahçe

Triumphal Arch: gezilecek yerler arasında yer alan Arc de Triomphe, kendinizi Paris’te geziyormuş gibi hissettirecek yapılardan biri. “93 Harbi” olarak da bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rusların yardımıyla Romanya’nın Osmanlı’dan bağımsızlığı anısına bir zafer takı inşa edildi. 27 metre yüksekliğindeki zafer takı, Bükreş’te 1 Aralık Ulusal Bağımsızlık Günü kutlamalarının ana adresi. 1878’de tahta kemerin inşası, muzaffer askeri birliklerin geçişine zemin hazırlamak için acele edildi. 1922’de yerine başka bir fiş yapıldı, ancak uzun sürmedi. Nihayetinde bugünkü zafer takı 1935 yılında inşa edilmiş ve 1936’da açılmıştır. Hem gündüz hem de gece aydınlatmasıyla dikkat çeken zafer takı, Bükreş’in kuzeyindeki Kiseleff Caddesi üzerinde yer almaktadır. Paris’teki Champs-Elysées’den esinlenilmiştir. Bükreş’te seyahat ederken bariz bir Fransız etkisini hissetmemek imkânsız. Şehirde pek çok bina, cadde ve geçitte Paris havası var. Bükreş’e Doğunun Paris’i veya Küçük Paris diyorlar. Şehrin Fransız mimarisine etkisinin tarihi bir şekilde bize, daha doğrusu Osmanlılara dayanmaktadır. Romanya, Osmanlı İmparatorluğu’ndan kopup bağımsızlığını ilan edince başkent, Fransa’dan getirilen mimarlarla yeniden yapılanma sürecine girdi. Batılılaşma çabasının ilk yansımaları mimari çalışmalarda ortaya çıktı. Fransız etkisi altındaki yapılar arasında Ulusal Tarih Müzesi, Merkez Bankası, Villacrosse Geçidi ve tabi ki Arc de Triomphe sayılabilir.

  • Adres: Piata Arcul de Triumf, Bükreş, Romanya
  • Yakın Yerler: Tineretului Parkı, Herastrau Parkı

Cişmigiu Gardens: Bükreş’te gezilecek yerler listenize dinlenecek bir yer ekleyelim. Bükreş’in görülmeye değer birçok noktası var. Tarihi binalardan, müzelerden ve kiliselerden biraz sıkılmak normaldir. Kenti inşa edenler 1847’de şehrin ortasına bir bahçe koyduklarını düşünürlerdi. Cişmigiu, Türkçe Çeşmeci anlamına geliyor. Bu devasa halka açık park 16 hektarlık bir alana inşa edilmiştir ve yapay göller ve heykeller içermektedir. Cişmigiu Park‘ta biri Știrbei Vodă Caddesi ve diğeri Kraliçe Elisabeth Bulvarı‘ndan olmak üzere iki ana giriş bulunmaktadır. Bu girişler dışında, farklı yerlere açılan birkaç küçük giriş vardır. Parkta, 1. Dünya Savaşı’nda Rumen askerleriyle omuz omuza savaşan Fransız askerleri ve 2. Dünya Savaşı’nda Romanya için savaşan Amerikan askerlerinin anısına anıtlar göreceksiniz. Yılın her günü açık ve Bükreş’teyken Romanya kadın hakları savunucusu Maica Smara‘nın heykeli var. Parkın adının ilginç bir hikâyesi var. Bu hikâye elbette çeşmelerle ilgili. Romanya Prensi Prens Ypsilanti, 1779’da şehre iki çeşme inşa etmeye karar verdi. İlginç olan şu ki, Bükreş’te çeşmelerin hijyeninden sorumlu bir çeşme başlığı vardı. Bu kişi Büyük Çeşmeci olarak biliniyordu. İşte bu çeşmenin bulunduğu bölge halk tarafından Çeşmeci olarak bilinmeye başlandı. O zamanlar park yoktu, onun yerine büyük bir gölet vardı. Ancak bu gölet mikrop üretiyordu. Ve 1830’da alınan bir kararla bataklık kurutuldu ve buraya güzel bir park yapıldı. Rumen adı Cismigiu olan Çeşmeci Parkı adını alan bu park, yıllar içinde yapılan özenli peyzaj çalışmaları sonucunda şehrin en güzel parklarından birine dönüşmüştür. 1800’lerin sonlarında belediye parkın alanını 15 bin metrekareye çıkardı. Parktaki göl düzenli olarak korunuyordu ve gölde pelikanlar ve kuğular yüzüyordu. Daha sonra parka büyük Rumen yazarların büstleri yerleştirildi. Tüm bu düzenlemeler sonucunda Çeşmeci Bahçeleri hem Bükreş sakinlerinin hem de yerli ve yabancı turistlerin yürümeyi, dinlenmeyi ve keyifli vakit geçirmeyi tercih ettiği parklardan biri haline geldi.

  • Adres: Piata Revolutiei ve B-dul Kogalniceanu Kavşağı, Bükreş
  • Yakın Yerler: Bükreş Ulusal Opera Binası, Izvor Parkı

Old Town (Lipscani):  Yıllar süren ihmallerin ardından kapsamlı restorasyon çalışmaları ile yeni bir görünüm kazanan Eski Şehir bölgesi, Bükreş’in tarihini yansıtan noktalardan biri. Güzel dönem binaları, eski kiliseler ve romantik kafelerle dolu olan eski şehir, ilginç manzaralarla dolu. Yerel halk tarafından eski merkez anlamına gelen Centru Vechi olarak bilinen bu bölge, 2. Dünya Savaşı öncesi görünümünü kabaca koruyor. Birçok şehrin en çok ziyaret edilen yerlerinin toplandığı Eski Şehir bölgesi, o şehrin kültürü ve tarihi hakkında en gerçekçi izleri görebileceğiniz yerler olması açısından da önemlidir. Bükreş’teki eski şehir de aynen öyle, bol miktarda yiyecek ve içecek seçeneği sunan ve sizi Bükreş tarihi turuna çıkaran özel bir bölge. Birinin Eski Şehir’den Lipscani olarak bahsettiğini duyarsanız şaşırmayın. Çünkü bu bölgenin en ünlü caddesi olan Lipscani, bölge ile özdeşleşmiştir. Eski Şehir bölgesi günümüzde barlar, publar ve restoranlarla dolu turistik bir noktayı temsil etmektedir. Barok, neoklasik ve Art Nouveau gibi farklı sanat akımlarının bir araya geldiği Lipscani’de, muhteşem binalarda yer alan eğlence mekânlarında farklı bir eğlence deneyimi yaşayabilirsiniz. Ama bir hatırlatma yapalım; Ne yazık ki, burası Avrupa şehirlerinin orta çağdan kalma eski şehir alanları gibi mükemmel bir şekilde korunmamıştır. Kurulan yapılar da Romanya’nın çalkantılı tarihinden etkilendi. Komünist rejimin Civic Center projesi, bu bölgede savaşa zarar vermeyen en büyük felaketi yaşadı. Projeye göre, Vatandaşlık Merkezi’nin kurulması planlanan eski şehir merkezinin beşte üçü yıkıldı. Eski Kent’i ziyaret ederken, Kont Drakula’nın sarayı olarak da bilinen Eski Soylular Mahkemesi olarak da bilinen Curtea Veche kalıntılarını ziyaret etmeden dönmeyin. Eflak Voyvodası ünlü Kont Drakula döneminde ev olarak inşa edilen yapının tarihi 15. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Burada görülmeye değer bir kilise de bulunmaktadır. Yunancada hac şehri anlamına gelen Stavropoles Kilisesi, dekorasyonlarındaki estetik detaylarla sizi etkileyecek. Ayrıca Ulusal Romanya Tarih Müzesi‘nin Eski Şehir’de yer aldığını da ekleyelim. Alışveriş için Old Town sınırsız seçenekler sunuyor. Buradaki hediyelik eşya dükkânlarından kendinize ve sevdiklerinize Rumen hediyeleri satın alabilirsiniz. Yerel şarap ve boncuklarla yapılan takıların Bükreş’in en ünlü hediyelik eşyaları olduğunu da not edelim.

  • Adres: Eski Şehir, Bükreş
  • Yakın Yerler: Hanul Gabroveni, Muzeul Micul Paris

Victory Avenue (Calea Victoriei): Zafer Caddesi anlamına gelen Calea Victoriei, Bükreş’in en eski caddelerinden biri ve tartışmasız en ünlüsü. Bir asır önce Küçük Paris olarak nitelendirilen Bükreş’in pitoresk görünümünü günümüze taşımayı başaran mimari üsluplara ev sahipliği yapan bu caddenin tarihi 16. yüzyıla kadar uzanıyor. 18. yüzyılda varlıklı soylu ailelerin ev yapmak için satın aldığı bir bölge haline gelen bu uzun cadde, ancak 19. yüzyılın sonlarına doğru bugünkü görüntüsüne kavuşmuştur. Bükreş’te ziyaret edilecek ilk yerlerden biri olan Zafer Bulvarı, birçok tarihi ve kültürel yapıya ev sahipliği yapıyor. İstiklal Caddesi’nden başlayıp Zafer Meydanı’na kadar devam eden bulvar, yer isimlerinden de anlaşılacağı üzere Bükreş tarihinde özel bir öneme sahip. 1877 yılında Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yapılmaya başlanan bu yer, giderek bugünkü görünümünü alıyor. Bu cadde, Bükreş’in kuzeyinde Rumen prens ve soylularının villalar ve saraylar (Constantin Brâncoveanu’nun sarayı gibi) inşa ettikleri Mogoşoaia kasabasını birbirine bağlayan ana yoldu. 1877 Bağımsızlık Savaşı’ndan sonra Zafer Yolu, Calea Victoriei olarak tanındı.CEC Sarayı, Macca Villacrosse Pasajı ve Post Sarayı gibi tarihi binaların yanı sıra birçok otel de bu dönemde inşa edildi. Komünist rejim sırasında yaygın yıkım ve yeniden yapılanma döneminden neredeyse hiç etkilenmeyen bu cadde eski cazibesini korumaya devam ediyor. Boulevard bizim için özel bir yer olduğu kadar Romanya tarihinde de büyük bir öneme sahip. Türkiye Cumhuriyeti’nin üssünü ziyaret ederken bulvarın kurucusu Atatürk’ün büstü ve Türk ve Rumen büstünde “Yurtta Barış, Dünyada Barış” yazılan yazıyı görecek. Türk ziyaretçilerin en çok fotoğraf çektiği yer. Bükreş geziniz sırasında keyifli bir yürüyüş yolculuğu yapmayı düşünüyorsanız mutlaka Zafer Bulvarı‘nı seçmelisiniz. Burada hem şehrin geçmişine bir yolculuk yapabilir hem de modern Bükreş’in yaşam tarzını tüm yönleriyle görebilirsiniz. Zafer Bulvarı boyunca aynı gün Kraliyet Sarayı ve Cantacuzino Sarayı başta olmak üzere birçok tarihi sarayı ziyaret edebilirsiniz. Bükreş’in en güzel bulvarı Victory Boulevard‘ı ziyaret ettiğinizde Romanya tarihi ve Bükreş’in kültürel hayatı hakkında oldukça bilgi sahibi olacaksınız.

  • Adres: Victoriei Caddesi, Bükreş, Romanya
  • Yakın Yerler: Cantacuzino Sarayı, Kraliyet Sarayı

Herastrau Park: Bükreş’in en güzel doğal parklarından biri olan Herastrau Park‘ta arama yapın; Londra’nın ünlü parkı Hyde ile karşılaştırılabilir ve yerli ve yabancı turistlerin şehri ziyaret edip gönül rahatlığı yaşayabileceği bir alan. Bükreş’in en büyük parkı olan 400 dönümlük alanı ile ziyaretçilerin güzel vakit geçirebilecekleri, fotoğraf çekebilecekleri, piknik yapabilecekleri, bisikletle ya da yürüyerek gezebilecekleri, yemyeşil ve sakin restoranında oturabilecekleri bir alandır. Herastrau Parkı’nın ortasında yer alan Herastrau Gölü‘nde göl turuna çıkmak isterseniz tekne kiralayabilirsiniz ve bu sayede manzaranız zenginleşir. Yani yeşil alanı tüm güzelliği ile gölden izleyebilirsiniz. Parkın kurulması Bükreş’teki bir diğer önemli park olan Cismigiu Park’ı anımsatıyor. 1930’lu yıllara kadar bataklık sorunuyla boğuşan bir yer olan burası, 1936’da düzenlenerek parka dönüştürüldü. Parkın en dikkat çekici yeri oldukça otantik manzaralar sunan Romanya Evleri Müzesi. Bu açık hava müzesinde 272 köy evi bulunuyor. Bu müzeyi gezerek, Romanya’da yüzyıllardır evlerin nasıl olduğu, evin içinde yaşamın nasıl geçtiği gibi birçok konuyu öğrenebilecek, evleri gezebilecek, giyim ve davranışları öğrenebileceksiniz. Geniş bir alana yayılan parkta, Michael Jackson’ın anısına yapılmış bir yer de var. Bunun dışında parkın ortasında heykeller, tenis oyun sahası, göl ve kulübe var. Park, şehir halkının özellikle hafta sonları kaçış, dinlenme ve huzur bulabileceği bir adres. O gün için planınızı yaptıysanız, çocuklardan yaşlılara kadar her yaştan Romanyalı ile karşılaşabilirsiniz.

  • Ulaşım bilgileri: Parka ulaşım metro ile sağlanmaktadır. İnmeniz gereken durak Avator.
  • Adres: B-widow Aviatorilor, Bükreş, Romanya
  • Yakın Yerler: K.H. Zambaccian Müzesi, Ceausescu Konağı

Bükreş Nerede?

Bükreş, Karadeniz kıyısındaki bir Doğu Balkan ülkesi olan Romanya’nın başkentidir. Bükreş’in deniz kıyısı yoktur ve Bulgaristan sınırındadır. Bulgaristan, Romanya’nın güneyinde, kuzeyinde Ukrayna, doğusunda Moldova ve batısında Macaristan ve Sırbistan bulunmaktadır.

Bükreş’e Ne Zaman Gidilir?

Karasal bir iklime sahip olan Bükreş’te yazlar çok sıcak ve yağışlı, kışlar ise çok soğuk ve kar yağışlı geçer. Yazın 27 ile 30 derece arasında olan sıcaklık en iyi kışın 1-4 derece arasına düşer. Sonbaharın çoğu yağmurludur. Şehri en rahat koşullarda ziyaret etmek isteyen turistlere önerimiz ilkbahar veya sonbaharda Bükreş’e gitmesi tavsiye eldilir. Bu nedenle şehri en verimli şekilde ziyaret etmek mayıs-ekim ayları arasında uygundur. Bükreş’in sıcağından ve soğuğundan etkilenmeden, nisan, mayıs, haziran, eylül ve ekim aylarında şehri dilediğiniz gibi keşfedebilirsiniz. Şehri gece gündüz ziyaret edebilirsiniz. Çünkü kışın Bükreş’e giderseniz çok sert ve kuru soğuk havalarda turistik yerleri gezmeniz mümkün olmayacaktır. Aynı şekilde yazın giderseniz, gün içinde 30 dereceyi aşan sıcaklıklarda turistik mekânları ziyaret etmek imkânsız değilse de zor olabilir. Popüler sezonunda Bükreş’e uygun fiyata gitmek için uçak biletinizi en az 3-4 ay önceden almanızı tavsiye ederiz. Çünkü birçok turist Bükreş’i güzel havalarda keşfetmek istiyor; Bu da hem uçak bileti hem de konaklama tesislerinin fiyatlarını artırır.

Bükreş’e Nasıl Gidilir?

İstanbul’dan Bükreş’e direkt uçuş var ve bu süre 1 saat 10 dakika sürmektedir. İstanbul’dan Bükreş’e haftanın her günü üç sefer var. Henri Coanda Uluslararası Havalimanı‘ndan Bükreş şehir merkezine 40-45 dakikada ulaşabilirsiniz. Çoğunlukla gençlerin tercih ettiği trenle Bükreş’e gitmek de mümkündür. 2017 yazından itibaren 3 Haziran – 2 Ekim tarihleri arasındaİstanbul Halkalı’dan Bükreş’e giden trene binebilirsiniz. 22.40’ta hareket etmesi planlanan tren, ertesi gün 19.00 sıralarında Bükreş’e varacak. Bükreş’ten saat 12: 45’te hareket eden tren ertesi sabah 06.50’de İstanbul’da olacak. 940 km’lik yolculuk için yataklı veya kuşetli vagon seçenekleri bulunmaktadır. Tren ile seyahat etmek isteyenlerin biletlerini en az 2 ay önceden satın almaları gerekmektedir. Bükreş’in Northern Garage adlı tren istasyonundan otobüse binerek şehir merkezine 17 dakikada ulaşabilirsiniz. Özel araçlarıyla gitmek isteyenler İstanbul’dan Bükreş’e 15-16 saatte, Ankara’dan Bükreş’e yaklaşık 20 saatte gelebilirler.

Bükreş’te Nerede Kalınır?

Romanya’nın en büyük şehri ve başkenti Bükreş, dünyanın en önemli şehirlerinden biridir. Doğası ve tarihi ile dikkat çeken Bükreş’te; muhteşem kiliseleri, manastırları, müzeleri ve sarayları ziyaret edin; Güzel parklarda yürüyüşe çıkabilir ve bisiklete binebilirsiniz. Bükreş çok büyük ve ilginç bir şehirdir ve büyüklüğü çeşitli otelleri beraberinde getirmiştir. Bükreş’te 1500’den fazla tesis var. Bu tesisler lüks otellerden pansiyonlara, butik otellerden dairelere kadar geniş bir hizmet yelpazesi sunmaktadır.

  • İpucu: Seyahatinizden iki veya üç ay önce otel rezervasyonu yaparsanız, çok daha uygun fiyatlı yerler bulabilirsiniz.

Bükreş Otelleri: Bükreş hakkında diğer bilgiler Karpat Dağları ile Tuna Nehri arasında yer alan Bükreş, Balkanların Paris’i olarak da bilinir. Bükreş otel fiyatları bulunduğunuz bölgelere göre farklılık gösterse de, şehir Avrupa Birliği üyesi olmasına rağmen Romen Leu (RON) kullanılıyor, otel fiyatları diğer Avrupa ülkelerine göre daha ucuz. Merkez otel, apart ve otel fiyatlarının diğer bölgelere göre daha yüksek olduğu Bükreş’te bütçenize ve zevkinize göre farklı standartlarda ve fiyatlarda otel bulmak mümkün. Bükreş’e gitmeden önce konaklayacağınız bölge ve oteli araştırmalı, konaklayacağınız otelin güvenli bir bölgede olup olmadığını öğrenmeli ve ulaşım imkânlarını kontrol etmelisiniz.

Bükreş Şehir İçi Ulaşım

Bükreş’teki toplu taşıma ağı ve altyapısı Romanya’daki en iyi toplu taşıma ağıdır ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında en iyiler arasındadır. Bükreş metro ve şehir otobüsleri, neredeyse hiç sorun yaşamadan uygun fiyata şehir içinde seyahat etmenizi sağlar. Bunların dışında tramvaylar, troleybüsler ve minibüsler şehir içinde kısa mesafeli yolculukları mümkün kılıyor. Ayrıca metroyla ulaşabileceğiniz ana tren istasyonundan Moskova, İstanbul, Belgrad, Viyana ve daha birçok şehre trenler kalkıyor. Bükreş ayrıca Avrupa’nın en iyi otoyollarından birine sahiptir. Özel aracınızla Bükreş’e gitmeyi seçerseniz, Bükreş yerel yönetiminin yolları en yüksek kalitede inşa ettiğini göreceksiniz. Bükreş’te en çok trafik hafta içi mesai saatlerinde yaşanıyor. Pratikliği sayesinde Bükreş’in sık kullandığı otobüs, troleybüs ve tramvaylara binmek için gişelerden önce “Activ” veya “Multiplu” denilen kartları alıp yüklemeniz gerekiyor. 7 yaşın altındaki genç yolcular şehri ücretsiz ziyaret edebilir. Taksi ile de Bükreş’te rahat seyahat etmek mümkün. Bükreş’te, sürücüye nereye gitmek istediğinizi önceden söylemenizi ve Rumence bilmiyorsanız sürücünün İngilizce anladığından emin olmanızı öneririz.

Bükreş Mutfağı

Farklı tımar tatlarını deneyimlemeyi sevmiyorsanız Bükreş’teki yemeğiniz tam size göre diyebiliriz. Romanya mutfağı Türkiye ve Osmanlı mutfağına çok benzediği için işkembe çorbası (ciorba de burtă), turşu (muraturi), pirinç (mamaliga) ve börek, Rumen simidin, lahana sarması (sarmale), fasulye çorbası (ciorba) de fasole cu ciolan) ve sebze çorbası (ciorba) Radauteana) şehriye çorbasından her türlü lezzeti tadabilirsiniz. Kızarmış hamurun üzerine krem peynir benzeri inek peyniri ve yaban mersini reçeli ile servis edilen “mici” köfte olarak da bilinen “papanashi“, “carnati” sosis, gulâş ve 40 alkol içeren “tuica” içeceğini tadabilirsiniz. Rumen içkisini mutlaka deneyin. Bükreş’teki restoranlarda porsiyonların büyük ve uygun fiyatlı olduğunu unutmayın.

Bükreş’te Gece Hayatı

Gece hayatını Bükreş’teyken yaşamak istiyorsanız hayal kırıklığına uğramayacağınızı garanti ediyoruz. Çünkü Bükreş, Avrupa başkentleri arasında en kaliteli gece hayatlarından birine sahiptir. Gece hayatına yapılan yatırımlar son yıllarda karşılığını almış gibi görünüyor. Nitekim Bükreş’te yüzlerce bar, restoran ve gece kulübü var. Crystal, Studio Martin ve Bamboo‘ı bunların en önemlileri olarak sayabiliriz. Efsaneye göre Drakula, Doğu Avrupa’da geceleri ortaya çıktı. Bunun doğru olup olmadığını bilmiyoruz ama emin olduğumuz şey, Bükreş’te hava karardığında DJ’lerin ortaya çıkacağı. Çünkü şehrin en iyi DJ’leri neredeyse her gece kulübünde sahne alıyor ve eğlence sabahın ilk ışıklarına kadar devam ediyor. Bükreş’te her zevke uygun mekân var: Dilerseniz bir caz kulübü ya da İrlanda tarzı mekânları kolayca bulabilirsiniz. Bunlardan birkaçı şöyledir:

  • Smardan Caddesi, St. Patrick Bar ve Freddo Bar & Lounge’da
  • Kiseleff Caddesi’ndeki Hard Rock Cafe ve Beraria
  • Zafer Bulvarı’ndaki NOA RestoClub,
  • Lon Brezoianu’daki Apollo Şarap Evi
  • Selari Caddesi’ndeki Old city
  • Nicolae Selari’deki The Drunken Lords‘u
  • Şehrin en zengin insanlarının tercihi olan Glodeni Caddesi’ndeki Fratelli‘yi
  • Piata Amzei’deki Ryan’s Bar ve Gabroveni Caddesi’ndeki Mojo, şehrin en iyi gece kulüpleri ve barları arasında yer alıyor.

Bükreş’te Alışveriş

Bükreş, turistlerin mutlaka görülmesi gereken alışveriş merkezlerine, hediyelik eşya dükkânlarına, butiklere, antika dükkânlarına ve açık hava pazarlarına ev sahipliği yapmaktadır. Her bütçeye ve her zevke hitap eden bu mağazalardan Rumen ürünleri, biblo ve kıyafetleri alabileceğiniz gibi dünyaca ünlü markalardan alışveriş yapabilirsiniz. Bir alışveriş merkezi cenneti olan Bükreş’teki Victory Caddesi’nde (Calea Victoriei) birçok dükkân da göreceksiniz. Unirea Alışveriş Merkezi, Băneasa Shopping City, Bucureşti Mall, Liberty Center, Afi Palace Cotroceni, Grand Arena Mall, Mario Plaza, Bucharest World Trade Center, City Mall ve Sun Plaza haftanın her günü geç saatlere kadar açık olan alışveriş merkezlerinden bazılarıdır. Carrefour, Kaufland, Billa ve Cora gibi perakende toptancı süpermarketlerden de rahatlıkla alışveriş yapabilirsiniz. Bükreş gibi sokakları sanat kokan bir şehirde antika dükkânlarına gitmenizi tavsiye ederiz. Seyahatinizi ve yolculuğunuzu zorlaştıracağı için bir eser almayacaksanız bile Hanul cu Tei ve Stef Art gibi antika dükkânlarını mutlaka görmelisiniz. Bükreş’te alışveriş denilince akla gelen yerlerden biri de Bükreş pazarları.Ober Market (Piaţa Ober), Amzei Pazarı (Piaţa Amzei), Güney Pazarı (Piaţa Sudulu a) ve Floreasca Pazarı (Piaţa Floreasca) ‘nın belirli günlerinde bu pazarlar haftasında Türkiye pazarına oldukça benzetebilirsiniz.

Bükreş Saat Farkı

Romanya, Türkiye saat dilimi gibi Doğu Avrupa ülkelerinde yer almaktadır.

Campulung

Romanya’nın yazlık kenti Campulung, ormanlık alanlara yakın konumu ile tertemiz bir havaya sahip. Tepeler arasında yer alan yerleşim, tertemiz havası ve etkileyici manzarasıyla popüler bir yaz turizmi destinasyonu haline gelmiştir. Ayrıca kentte bulunan tarihi yapılar geçmişin izlerini günümüze taşıyarak kültürel değerleri bünyesine katmayı başarmıştır. Uzun ve zengin tarih, Campulung karakterini yaratmıştır. Campulung kelimesinin anlamı Romence “uzun düzlük” anlamına geliyor. Arkeolojik araştırmalara göre kentte ilk insan yerleşimi MÖ 1700-1600, yani Tunç Çağı’na tarihleniyor. Şehrin geçtiği tarihteki ilk belge 1212 yılına dayanıyor. 1292 tarihli bir başka belge de Campulung’u Eflâk’ın en eski şehri olarak tanımlıyor. 13. Yüzyılın başında, önemli bir Transilvanya Sakson topluluğu, kentte el sanatlarının ve ticaretin gelişmesinde etkili oldu ve bu, kentte kültürel ilerleme nasıl sağlandı. Bu topluluğu yöneten son kişi olan Laurencius de Longo Campo‘nun 1300 tarihli yazıtı Eflâk’ın en eski epigrafik belgesidir. 1330’da Kral Basarab Campulung‘u Eflak’ın başkenti ilan ettiğimde Campulung şehir statüsü kazandı.1559-1774 yılları arasında yazılan 38 tarihi kayda göre Campulung, Macar kralının Basabarb I tarafından mağlup edildiği Posada Savaşı’ndan sonra başkent ilan edildi. 1369’da Kral Vladislav Vlaicu başkenti Curtea de Arges’e taşıdı. 1552’de, Campulung’da Eflak’ın ilk ilk okulu ve bir devlet okulu kuruldu. Campulung’un tarihsel sürecinde yaşanan tüm bu çeşitli olaylar kentte iz bıraktı. Campulung, turistler için birçok gezi anıtına sahiptir. Çevresindeki harika manzara, temiz hava ve tarihi binalar ziyaretçileri çekmektedir. Bu bakımdan Campulung, dinlendirici ve kültürel bir tatil için ideal bir yer olarak kabul edilebilir.

Cluj

Transilvanya’nın başkenti Cluj, Romanya’nın en çok ziyaret edilen şehirlerinden biridir. Ülkenin kuzeybatısında yer alan şehir, Romanya’nın en kalabalık dördüncü şehridir. Someşul Mic Nehri vadisinde yer alan Cluj, 1790-1848 ve 1861-1867 yılları arasında Transilvanya Büyük Prensliği‘nin resmi başkentiydi. 330 bin nüfuslu Cluj kenti, yaklaşık 100.000 m2’lik bir alan üzerine kurulmuştur. Yıl boyunca düzenlenen kültürel aktiviteleri, tarihi yapıları, lezzetli yemekleri ile ziyaretçilerine unutulmaz bir atmosfer sunan şehir, genç nüfusu ile dikkat çekiyor. Romanya’nın en önemli akademik, kültürel ve endüstriyel şehirlerinden biri olan Cluj, ülkenin en büyük üniversitesi olan Babe-Bolyai Üniversitesi’ne ev sahipliği yapıyor. 2015 yılında Avrupa Gençlik Başkenti seçilen şehir, Avrupa Sporları ödülüne layık görüldü.

Cluj Nerede?

Romanya’nın kuzeybatısında bulunan Cluj şehri, Transilvanya’nın resmi olmayan başkenti olarak kabul ediliyor. Bükreş’e 324 kilometre, Budapeşte’ye 350 kilometre ve Belgrad‘a 320 kilometre uzaklıktadır.

Cluj’a Ne Zaman Gidilir?

Apuseni Dağları‘na yakın olan Cluj kenti, karasal iklim özelliklerine sahiptir. Kışın sıcaklık değerleri genellikle 0 derecenin altındadır ve zemin ortalama 65 gün karla kaplıdır. İlde sıcaklık değerlerinin en çok arttığı aylar temmuz ve ağustos olurken, yazın ortalama sıcaklık 18 derecedir. Yaz aylarında yağış ve nem oranı düşük olmasına rağmen, nadiren şiddetli fırtına olayları meydana gelebilir. İlkbahar ve sonbahar aylarında sıcaklık 13 derece civarında, yağış miktarı ise yüksek. 2014 yılında Avrupa Birliği’ne bağlı bir araştırmaya göre Cluj şehri, AB’nin en iyi hava kalitesine sahip şehri seçildi. Cluj şehrini keşfetmek isteyenler için ideal zaman ilkbahar ve yaz. Yağmur olasılığına karşı hazırlıklı olunması tavsiye edilir.

Cluj’a Nasıl Gidilir?

Cluj-Napoca Uluslararası Havalimanı, şehre ulaşımda büyük kolaylık sağlıyor. İstanbul başta olmak üzere Münih, Londra, Viyana, Milano, Roma, Madrid ve Barselona gibi Avrupa’nın hemen hemen her şehrinden Cluj’a uçmak mümkün. Havalimanına indikten sonra 5 numaralı troleyle şehir merkezine rahatlıkla gidebilirsiniz. Cluj-Napoca Uluslararası Havalimanı, şehir merkezine yaklaşık 10 kilometre uzaklıktadır. Diğer Rumen şehirlerinden Cluj’a gelmek isteyenler için en iyi alternatiflerden biri demiryolu. 8-10 saatlik tren yolculuğu ile Viyana ve Budapeşte gibi şehirlerden Cluj’a ulaşmak da mümkün. Otobüs seyahati de şehre ulaşmak isteyen yolcular için uygun fiyatlı alternatiflerden biri.

Cluj’da gezilip Görülecek Yerler

Clujda gezilecek yerler listenize eklemenizi tavsiye ettiğimiz ilk tarihi yapı, ana meydanda bulunan Matthias Cornivus Anıtıdır. 1902 yılında mimar Janos Fadrusz tarafından yaptırılan heykel, Romanya’da doğan ve Macaristan ve Hırvatistan’da hüküm süren Matthias Cornivus‘un anısına dikildi. Union Meydanı‘nda bulunan St. Michael Kilisesi görülmeye değer dini yapılar arasında. Gotik mimarisi ile dikkat çeken kilise, Transilvanya’daki en değerli tarihi yapılar arasında gösteriliyor. 15. yüzyılda tamamlanan kilisenin 50 metrelik neogotik kulesi, ülkenin en yüksek kulesi. Union Meydanı çevresinde görebileceğiniz Teleki ve Banffy Sarayları artık Ulusal Sanat Müzesi‘ne ev sahipliği yapıyor. 1800’lü yılların mimarisini yansıtan Fransisken Manastırı ve Mirror Street Cluj gezilecek yerler arasında. Geziniz ilkbahar ve yaz aylarına denk geliyorsa Botanik Bahçesini görmeden şehirden ayrılmayın deriz. 200’den fazla gül çeşidinin sergilendiği Botanik Bahçesi 14 hektarlık bir alana sahiptir. Tropik bitkilerin yanı sıra lale, nergis ve zambak gibi bitkileri de görebileceğiniz Botanik Bahçesi’nde, şehri gezmekten yorulan bedeninizi dinlendirebilir ve keyifli birkaç saat geçirebilirsiniz.Cluj’da doğanın tadını çıkarabileceğiniz bir diğer adres ise Central Park. Parkın ortasındaki küçük gölette tekne turu yapabilir, temiz havada yürüyüş yapabilirsiniz. Romanya’nın tarihi ve kültürünü daha yakından tanımak istiyorsanız, Transilvanya Etnografya Müzesi‘ni ziyaret etmenizi tavsiye ederiz. Geleneksel kıyafetlerin, kumaşların, ev aletlerinin ve seramiklerin sergilendiği müzeyi Salı ve Pazar günleri 09.00 – 17.00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz. Fotoğraf meraklıları için eşsiz bir manzara sunan Gilau Gölü‘nün Cluj’a arabayla 15 dakika uzaklıkta olduğunu hatırlatmak isteriz.

Curtea de Argeş

14. yüzyılda Eflâk’ın başkenti olma işlevini üstlenen Curtea de Argeş, tarihi öneme sahip birçok eski yapıyı barındıran bir Romanya kentidir. Tarihi binalarıyla bir hazine olarak değerlendirilen şehir, mütevazı bir çekiciliğe sahiptir. Argeş Nehri üzerine kurulan Curtea de Argeş’in gerçek anlamı “Argeş üzerinden krallık” anlamına geliyor. Bu isim, şehrin tarihi geçmişini ifade etmektedir. Eflak’ın en eski kiliselerinden biri, duvar resimleri ve 14. yüzyıldan kalma asil konut kalıntıları da dâhil olmak üzere olağanüstü mimari eserler, göz alıcı bir his uyandırıyor. Yine küçük bir sanayi kenti olan Curtea de Argeş‘te ağaç işleri, yöresel el sanatları ve çömlekçilik faaliyetleri yürütülüyor. Eflak’ın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Curtea de Argeş, en eski arkeolojik kalıntılar 13. yüzyıla tarihlenmektedir. Şehir, Karpat Dağları‘nın güneyindeki toprakları birleştirmeye çalışan küçük bir devletin başkenti oldu. Campulung’un, Eflak’ın ilk başkenti olduğuna dair söylentiler olsa da Eflak’taki tarihçiler başkent olarak Argeş’ten de bahsediyor. Bu iddia, Macar belgelerinde yer alan Campulung’a değil, I. Charles’ın Argeş kalesine saldırması ile desteklenmektedir. 1340’tan sonra saray ve kilise dahil yeni kraliyet ikametgahı kuruldu. Eflak Ortodoks Kilisesi 1359’da inşa edildi. Curtea de Argeş, Eflak voyvodalarının merkezi oldu ve 1396’dan 1460’a kadar Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetildi. Curtea de Argeş, 16. yüzyılda başkentliğini tamamen kaybetti. 14. ve 15. yüzyıllarda popüler bir idari ve ticari yerleşim yeri olan Curtea de Argeş’in önemi ve nüfusu 16. yüzyılda giderek azaldı. 19. Yüzyılın sonunda Curtea de Argeş’i Bükreş’e bağlayan demiryolu inşa edildi. 1920-30’da altyapı sistemleri modernize edildi. Komünist rejim altında sanayileşmenin arttığı şehirdeki fabrikaların çoğu 1990’larda kapatıldı.

Galati

Galați, Doğu Romanya’nın tarihi Moldava bölgesinde yer alan Galați bölgesinin başkentidir. Şehir, Tuna Nehri üzerinde bir liman kasabası ve Romanya’nın en kalabalık 8. yerleşim yeridir. Galați; Galați Limanı, tersane, ArcelorMittal Galați çelik fabrikası ve maden ihracatına dayalı büyük bir ekonomik merkez olma özelliğini taşıyor. Galati’nin kökeni ile ilgili bir başka iddia da, Sırpça galak kelimesinden geldiği yönündedir.

Galati İklimi

Galați karasal bir iklime sahiptir, şehir yıl boyunca dört mevsimi de yaşar. Yazın bazen 35 dereceyi aşan sıcaklıklarla çok bunaltıcı olabilen şehir, kış aylarında soğuk ve kurak bir iklime sahiptir. Bu mevsimde gece sıcaklıkları bazen 10 derecenin altına düşer.

Galati’ye Ne Zaman Gidilir?

Şehri gezmek için ideal zaman sıcaklıkların çok yüksek olmadığı nisan – temmuz ayları arasıdır. Ayrıca eylül – kasım arası dönem şehri görmek isteyenler için uygundur.

Galati’ye Nasıl Gidilir?

Galati’ye ulaşımın en uygun yolu, Bükreş’e direkt uçuş yapmak ve buradan düzenli seferler düzenleyen otobüsler ile yolculuğa devam etmek. Ayrıca Bükreş’ten Galati’ye tren seferleri de düzenleniyor.

Galati Gezilip Görülecek Yerler

Galati Başpiskoposu Katedrali – St. Andrew: Gala Başpiskoposu Katedrali’nin temel taşı, 27 Nisan 1906’da Prens Ferdinand ve Kraliçe Mary tarafından yaptırılan Başpiskopos Katedrali’dir. Binanın inşası 1917’de tamamlanmıştır. Binanın mimarları Petre Antonescu ve Stephen Burcuș’tur. Kilisenin kubbesi ve yan adaları günümüze kadar ulaşamamıştır. 1989’da kilise restore edildi ve 2006’da kilisenin yüzüncü yılı şerefine, Aegina’daki Aziz Nectarios‘un kalıntıları Galaya’ya getirildi.

Surp Asdvadzadzin Manastırı: Galați’deki en eski yapı olan bu manastır, 1647 yılında Vasile Lupu döneminde inşa edilmiştir. Kilise, Athos Dağı’ndaki Vatopedi Manastırı’na adanmıştır. Taş, orman ahşabı, tuğla ve kireç, Tuna sahillerinden kum ve benzeri yerel malzemelerden inşa edilen bu yapı, tipik bir Roma kilisesi mimarisinin yanı sıra kilisenin bazı özel unsurlarıdır. Tuna Vadisi’nin gözlem ve savunması için kale şeklinde çan kulesi gibi manastır. İki katlı kulede ayrıca değerli eşyaları saklamak için bir oda var. Kilise, Gala tarihinin birçok çalkantılı dönemini atlatmış ve 1829 ve 1859’da restore edilmiştir. 1953-1957 yılları arasında müze olarak kullanılan kilise 1991-1994 yıllarında restore edilerek ibadete açılmıştır.

Mihai Eminescu Belediye Parkı: Bu park, özellikle daha sonraki yaşamında bölgeyi ziyaret eden Mihai Eminescu’nun onuruna 1869 yılında tasarlandı ve parktaki bazı ağaçlar Eminescu’nun zamanına ait. Küçük bir göl ve bir zamanlar askeri grupların düzenlediği resitallerin yeri olan park, bugün özellikle yaz aylarında şehrin en hareketli bölgelerinden biridir. Konuşan keyifli bir öğleden sonra pikniği ve günün yorgunluğunu atmak için doğru adres.

Botanik Bahçesi: Tabiat Tarihi Müzesi, Tuna Nehri’nin sol tarafında uzanan bu bahçenin güney yamacında yer alıyor. Müzede tropikal ve subtropikal bitki koleksiyonları (kaktüsler, sütleğen, palmiyeler, eskizler, sardunyalar, begonyalar vb.), Farklı bitki örtüsüne özgü 200’den fazla gül sergisi bulunmaktadır. 3000’den fazla ağaç türü ve çalı, 50’den fazla huş ağacı ve kozalaklı meşe alanı ve bir kopya Japon bahçesi vardır.

Bulgar Kilisesi: Bulgar Ortodoks Kilisesi St. Pantaleon‘un inşası, Dryanovo’nun Bulgar Ulusal Uyanış figürü Archimandrite Maxim Raykovich’in (1801-1874) rehberliğinde 1861’de başladı. Ancak, finansman eksikliği inşaatı uzattı ve kilise 1887’de tamamlandı. Aziz Pantaleon Bulgar Kilisesi, Slav etkilerine sahip Neo-Bizans tasarımına sahiptir.

Galati’nin Tarihçesi

Arkeolojik kanıtlar, bölgenin Neolitik dönemde işgal edildiğine işaret ediyor. Buna kanıt olarak Galați kasabasının kuzeybatısındaki Malina bataklıklarının doğu kıyısında bulunan çanak çömlek türü Stoicani Aldeni parçaları, stilex ve kemik aletler gösterilmektedir. Bataklıkların güney kıyısında Bronz Tunç Çağı’na ait Coslogeni kültürüne ait bir taş asa bulunmuştur. Galați kasabası, Tuna Nehri boyunca uzanır ve altıncı ve beşinci yüzyıllarda eski bir Daçya yerleşiminden gelişmiştir. Daçyalılar Romalılara karşı savaştı ve bölge daha sonra Roma İmparatorluğunun bir parçası oldu. O zamanlar Barboși’de Tuna’nın karşısındaki bölgeyi savunmak için güçlü bir Roma kalesi inşa edildi. 600’lerden beri Galati topraklarında yaşam olduğuna dair birçok kanıt var. Meryem Ana Kilisesi’nin yakınında bir Bizans mezarında 613 ile 685 yılları arasında basılmış 12 gümüş sikkeden oluşan bir hazine bulundu. İmparator IV. Batı ve Bizans sikkeleri de Mikhail döneminde (1034-1041) bulunmuştur. Şehir, bir zamanlar Cenova Ülkeleri Cumhuriyeti’nin bir parçası olmuş ve “Caladda” olarak adlandırılmıştır. 1445’te Moldavya’dan II. Galați, Stephen tarafından imzalanan bir belgede de geçiyor. 1484 yılında Şili Osmanlılar tarafından fethedildi. Bu dönemden sonra Galaţi ilçesi sadece iç ticaret için değil, Moldova’nın Türkiye ve Polonya ile ticaret için tek limanında kalmıştır.1900’den I. Galai’ye, II. Dünya Savaşı’nın başlangıcına kadar on altı konsolosluk ile tahıl ve kereste ticaretine devam etti ve bu dönemde Covurlui bölgesinin bir parçası oldu. II.Dünya Savaşı sırasında Gala Sovieti, Sovyet Hava Kuvvetleri ve Luftwaffe tarafından bombalandı ve 13 Eylül 1872’de açılan tren istasyonu, birçok tarihi bina ve eski şehrin çoğu gibi yıkıldı. 27 Ağustos 1944’te Galați, Jassy-Kishinev saldırısı sırasında 3. Ukrayna Cephesi’nin Sovyet birlikleri tarafından ele geçirildi. Galați, II. Dünya Savaşı’ndan önce 22 sinagogun bulunduğu Yahudi ağırlıklı bir şehirdi ve 1926’da Romanya’nın Siyonist Revizyonist Örgütü’nün üssü oldu. Galați’nin Yahudi toplumu 2. Dünya Savaşı sırasında Nazi yanlısı yetkililer tarafından zulüm görmesine rağmen, topluluk Holokost’tan küçük kayıplarla sağ kurtuldu. Bununla birlikte, topluluk 1940’lardan beri göç yoluyla giderek azaldı.II. Dünya Savaşı’ndan sonra, Galai komünist çizgide yeniden inşa edildi. 1956’da Brăila ve Galați’ye katılmak için bir teklif yapıldı ve bir İsviçre şirketi ile hızlı bir tramvay iskelesi inşa edildi. Ancak bu plan hiçbir zaman gerçekleşmedi. Galați çelik işlerinin inşaatına 1960 yılında başlandı ve fabrika 1966’da açıldı. 2004 yılında Romanya’nın ilk bilgi teknolojisi parkı Gala’da açıldı.

Köstence

Romanya’da insanların yaşadığı en eski şehir olarak bilinen Köstence’nin tarihi M.Ö. 600 yıl öncesine dayanıyor. Dobruja bölgesinde yer alan şehir, Karadeniz kıyısındaki 39.26 kilometrekarelik alanı ve yaklaşık 30 kilometrelik limanı sayesinde Karadeniz’in en büyük liman kenti olarak gösteriliyor. Özellikle yaz aylarında turistlerin gitmeyi tercih ettiği şehir, tarihi güzellikleri ve mimarisi ile dikkat çekiyor.

Köstence’de Gezilecek Yerler

Bir liman kenti olmasının yanı sıra asırlık tarihi güzellikleri, eşsiz doğası ve kumsalı ile turistler için gezilecek birçok yer vaat ediyor.

  • Köstence Sanat Müzesi,
  • Büyük Sinagog,
  • Büyük Mahmudiye Camii,
  • Arkeoloji Parkı,
  • Roma Mozaiği,
  • Zafer Anıtı,
  • Ovidius Meydanı,
  • St. Mina Ortodoks Kilisesi,
  • İyonya Jalea Müzesi,
  • Tarih ve Arkeoloji Müzesi,
  • Romanya Denizcilik Müzesi,
  • Büyük Sinagog,

Akvaryum’da görülmesi gereken diğer yerler:

  • Mamaia Casino
  • Ceneviz Feneri (Ceneviz Feneri)
  • Aziz Petrus
  • Paul Ortodoks Katedrali
  • Hünkâr Camii

Mamaia:  Şehir merkezinin yaklaşık 1,5 kilometre kuzeyinde yer alan Mamaia bölgesi, hem yerli halkın hem de turistlerin tercih ettiği bir tatil cenneti. Karadeniz kıyısında 13 kilometrelik kumsalı bulunan Mamaia’da su sporları yapmak da mümkün.

Casino: 1910’da inşa edilen art nouveau mimari yapı olan kumarhane, neredeyse Köstence’nin sembolüdür. Geçtiğimiz günlerde ziyarete açılan bina, muhteşem manzarası ve devasa ve sıra dışı avizeleriyle dikkat çekiyor. Ticarete önemli katkı sağlayan tüccarlar, liman kenti Köstence’nin sembollerinden biridir.

Aziz Peter ve Paul Ortodoks Katedrali: 1883 ile 1885 yılları arasında Yunan-Roma tarzında inşa edilen katedral, 1951 yılında İkinci Dünya Savaşı sırasında ağır hasar görmüş ve büyük bir onarım görmüştür. İçerideki duvar resimlerinde Neo-Bizans tarzı ön plana çıkarken, Roma unsurları da dikkat çekiyor.

Hünkâr Camii: Sultan Abdülaziz tarafından 1867-1868 yılları arasında Türkler için yaptırılan cami, günümüzde burada yaşayan Türkler tarafından kullanılmaktadır. 24 metre yüksekliğinde minaresi bulunan cami, 1945 ve 1992 yıllarında restore edildi.

Köstence Nerede?

Köstence, aynı adı taşıyan idari bölgenin idari merkezidir. Karadeniz kıyısında, Romanya’nın güney doğusunda yer almaktadır.

Köstence’ye Ne Zaman Gidilir?

Romanya’nın en sıcak şehirlerinden biri olan Köstence’de nemli subtropikal iklim görülmektedir. Yaz aylarında mayıs-eylül ayları arasında kuru ve güneşli bir hava hâkimdir. Temmuz ve ağustos aylarında ortalama sıcaklık 23 dereceydi. Bazen eylülün, haziran ayından daha sıcak geçtiği görülür. Kış ayları Romanya’nın diğer şehirlerinden daha sıcaktır. Kar yağışı çok sık olmamakla birlikte rüzgarlı hava hakimdir. Hava sıcaklıkları 8 ile 12 derece arasında gerçekleşir.

Köstence’ye Nasıl Gidilir?

Türkiye’den Köstence’ye direkt uçuşlar var. Romanya’nın Karadeniz kıyısındaki tarihi şehirlerinden biri olan Constanta Hotels Constanta, tarihi eserleri, mimari incelikleri ve doğal güzellikleriyle öne çıkıyor. Karadeniz’in en büyük limanına sahip olan şehir, birçok özelliği ile turistik bir çekim yaratıyor. Plaj alanları ve keyifli şehir hayatının tadını çıkarabilirsiniz. Yaz aylarının gözde destinasyonlarından Köstence, turistleri Karadeniz’in mavi ve yeşil büyüsüyle dolu unutulmaz bir tatile davet ediyor. Binlerce yıllık tarihi ile köklü bir geçmişten oluşan Köstence, tarihi ve kültürel gezileri seven turistler için keyifli bir durak. Birçok turun düzenlendiği şehir, yaz aylarında yoğun talep görüyor.

Köstence’de Nerede Kalınır?

Romanya’nın Bükreş’ten sonraki en büyük ikinci şehri olan Köstence, Karadeniz kıyısında yer alıyor. M.Ö. 6. yüzyıla kadar uzanan tarihi ile tarihi değeri yüksek olan bu güzel şehir, aynı zamanda bölgenin en büyük liman kentidir. Pek çok müze, galeri ve anıt ile kültür turları için önemli bir durak olarak kabul edilen Köstence, özellikle yaz aylarında yoğun talep görüyor. Mimari inceliği, dinamik şehir hayatı, keyifli sahil şeridi ve eğlenceli gece hayatıyla dikkat çeken şehir, yaz tatillerinin gözde adresleri arasında yer alıyor. 13 kilometrelik plaj alanı ve Karadeniz’in eşsiz doğası ile misafirlerine harika bir tatil ortamı sunuyor.

Köstence Şehir İçi Ulaşım

Köstence’de gelişmiş bir otobüs hattı var. Rumen Leyi ödeyerek istediğiniz birçok noktaya ulaşabilirsiniz. Üstelik bu bileti iki kez kullanabilirsiniz. Mamaia’ya gitmek için 301 numaralı minivanlara binebilirsiniz. Diğer bir ulaşım seçeneği olan sarı taksileri kullanırken taksimetreyi açtığınızdan emin olun.

Köstence Mutfağı

Tüm Roma mutfağında olduğu gibi, Köstence yemekleri de Balkan mutfağı, Yunan, Bulgar ve Türk lezzetlerinden etkilenir. Yerel dilde “ciorba” adı verilen çeşitli çorbalar tüketilir. Mısırdan yapılan bir tür yulaf lapası olan “mititei“, “mamaliga” ve “dürüm” olarak adlandırılan köfteler en çok tercih edilen ana yemekler arasında yer alıyor.

Köstence Gece Hayatı

Turizmin etkili olduğu Köstence’de gece hayatı da oldukça hareketlidir. Şehirde onlarca bar, pub, restoran veya gece kulübü görmek mümkün. Akşamları bir şeyler içmek ve sohbet etmek için tercih edilir ve sonrasında karaoke bara dönüşür. Daha hareketli bir mekân arayanlar Fratelli Club‘ı tercih eder. Bunların dışında Doors Club, Bellagio Club, Old Fashioned Cocktail Bar ve Zig Zag Pub tercih edilen yerler arasında.

Köstence Festivalleri

  • Vama Veche Salsa Haftası ve Kizomba: Ağustos ayında 7 gün boyunca düzenlenen festivalde dünyanın dört bir yanından dansçılar Latin danslarını sergiliyor. Dileyenler atölye çalışmalarına katılabilir.
  • IPIFF (Aralık) Uluslararası Bağımsız Film Festivali:Dünyanın her yerinden filmler gösterilmekte ve en iyileri ödüllendirilmektedir.

Köstence’de Alışveriş

Köstence’de alışveriş merkezleri küçük mağazalardan çok ön plandadır. Çoğu Ştefan cel Mare Caddesi‘nde toplanan alışveriş merkezleri arasında Tomis Mall, Ciry Park Mall ve Maritimo öne çıkıyor. Bu alanlarda hem uluslararası zincir mağazalar hem de yerel butikler bulmak mümkündür.Rascoala caddesi üzerinde yöresel meyve, peynir veya sebzeleri bulabileceğiniz geniş bir açık alan market bulunmaktadır. Yerel hediyelikler almak isteyenler boyalı küçük yumurtalar, farklı desenlerde deri kemerler veya rengarenk saksılar arasından seçim yapabilirler.

Transfagarasan Yolu

2.042 metre rakımda bulunan Transfagaran Yolu, çok sayıda virajı olan 90 kilometrelik bir yoldur. Romanya’nın dağlık arazisinin engebeli arazisinde bulunan asfalt yol çok şaşırtıcı bir görünüme sahip. BBC’nin Top Gear programı tarafından “dünyanın en iyi yolu” olarak otomobil severler arasında popüler olan Transfagarasan Yolu‘nun yapımı askeri nedenlere dayanıyor. Dev bir yarış pisti gibi görünen yolun manzarası masalsı bir güzelliğe sahip. Ülkenin ikinci en yüksek asfalt yolu olan Transfagarasan, Romanya’da çok ilginç ve dünyaca ünlü bir nokta. Özellikle burada manzara ile sürüş yapmak eşsiz bir deneyim yaşatıyor. Yolda çok sayıda keskin viraj nedeniyle 40 kilometrelik bir hızı geçmek mümkün değil. Askeri amaçla inşa edilen Transfgaran Yolu’nun yapımı 4 buçuk yıl sürdü. 6 milyon kilogram dinamitin kullanıldığı inşaat aşamasında 3,8 milyon metrekare dağlık alan kesildi. Tarihi Transilvanya ve Eflak bölgelerini birbirine bağlayan yol, ülkenin kuzeyi ve güneyi arasında askeri malzeme taşımacılığını hızlı bir şekilde gerçekleştirmek için inşa edildi. 1968’de Sovyetlerin Çekoslovakya’yı işgal etmesi nedeniyle, Rumen politikacı Nikolai Ceausescu bu yolu 1970-1974 yılları arasında inşa etti. Yolun inşası insan hayatına olduğu kadar mali maliyetlere de mal oldu. İnşaat aşamasında çalışan ve dinamit kullanmaya acemi yüzlerce genç asker hayatını kaybetti. 20 Eylül 1974’te resmi açılışı yapılan yolun kaldırımı 1980 yılına kadar devam etti. Ekim sonundan Temmuz ayına kadar kapalı olan yol, sadece iki ay boyunca unutulmaz bir sürüş deneyimi yaşama fırsatı sunuyor. 90 kilometre uzunluğundaki yolun birçok etabında muhteşem manzaralara ve doğal güzelliklere şahit olmak mümkün.Transfagarasan Yolu Romanya’da görülmeye değer nadide bir nokta. Sibiu’dan geçerek ülkenin en yüksek zirveleri olan Moldoveanu ve Negoiu’ya ulaşır. Făgăraș Dağları‘nın adını taşıyan yol, Transalpina’dan sonra ülkenin ikinci en yüksek asfalt yoludur. 90 kilometre uzunluğundaki Transfagarasan Yolu, tarihi Transilvanya bölgelerini Eflak ile birleştiriyor.

Transfagarasan Yolu’na Nasıl Gidilir?

Transfagarasan Yolu’na gitmek için öncelikle İstanbul’dan Romanya’nın başkenti Bükreş’e uçmak gerekiyor.Türkiye’den hava yolu ile Transfagarasan, Transfagarasan’dan Bükreş’e gitmek için en yakın şehir yaklaşık 3,5 saat sürmektedir. Transfagarasan Yolu üzerinde sürüş deneyimi şiddetle tavsiye edildiği için Bükreş’ten özel araçla buraya gelmek tercih edilebilir.

Transfagarasan Yolu Rotası

2042 metre yüksekliğe tırmanıyorsunuz. Dik ve keskin virajlar, uzun S şeklindeki kavisler ve keskin inişlerle yol bisikletçileri, motosikletçileri, yürüyüşçüleri ve binicileri cezbeder. Pek çok meraklıyı kendine çeken Transfagarasan Yolu, ziyaretçilerine meydan okuyan özelliklere de sahip. Transfagarasan Yolu, kar yağışı nedeniyle kışın kapalıdır. Hava durumuna bağlı olarak yol Kasım ayına kadar açık, bazen yaz aylarında kapalı olabilir. Bu açıdan Curtea de Argeş kasabası ve Cartisoara köyünden bilgi almak mümkündür. Transfagaran Yolu, üzerinde beş tünel bulunan, ülkenin en çok tüneli olan yoldur. Yol, 884 metre uzunluğuyla ülkenin en uzun tüneli olan Bâlea Tüneli’nden geçiyor. Yazar Bram Stoker, Transfagarasan’ın güneyinde, Arefu Köyü yakınında, Vlad’ın yaşadığı III. Voyvodaki Kont Dracula’dan esinlenmiştir. Transfagarasan’ın kuzey kesimi bisiklet yarışlarına ev sahipliği yapıyor. Romanya Turu‘nun gerçekleştiği bu rota, zorluk açısından Tour de France’a benziyor.

Transfagarasan Yolu Üzerinde Kalacak Yerler

Transfagarasan Yolu üzerinde birçok konaklama noktası bulunmaktadır. Alternatiflerden biri Arefu köyüdür. 2 bin metre yükseklikte bulunan Balea Gölü’nde konaklama tesisleri de bulunuyor. Balea Gölü çevresinde çok sayıda otel var.

Konaklama seçenekleriyle zengin olan bir diğer nokta ise Sibiu. Sibiu bu konuda geniş seçeneklere sahiptir. Ayrıca konaklama için büyük bir şehir seçmek istiyorsanız, Transfagarasan Yolu’nun bulunduğu ülkenin başkenti Bükreş tercih edilebilir.

Yaş

Yaş, Romanya’nın en eski şehirlerinden biri olmasının yanı sıra Moldova’nın en önemli siyasi, ekonomik ve kültürel merkezidir. Romanya’nın kuzeydoğu kesiminde bulunan Age Poland, birkaç yüzyıl boyunca Macaristan, Rusya ve İstanbul’u birbirine bağlayan önemli ticaret yollarının geçiş noktasıydı. Ülkenin ikinci büyük şehri olan Yaş, 1564’ten 1859’a kadar Moldavya Prensliği’nin başkentiydi. Romanya tarihinde bir sembol olan bu şehir, Romanya’nın kültür başkenti olarak biliniyor. Nüfusu 500 binin üzerinde olan bu tarihi şehir, sahip olduğu beş üniversitesi ile önemli bir eğitim ve araştırma şehridir.

Yaş’ta Gezilip Görülecek Yerler

Yaş, turizm faaliyetini geçmişine ve tarihi yapılarına borçludur. Birçoğu ulusal tarihi eserler arasında yer alan 500 yıllık kilise ve manastırları ve çağdaş mimariye sahip tarihi yapıları görebilirsiniz. Gezinizi kısa bir süre için planladıysanız seçim yapmakta zorlanabilirsiniz çünkü var çağda görülmeye değer birçok yer var. En önemli eserlerden biri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Trei Ierarhi Manastırı‘dır.Trei Ierarhi Kilisesi (Üç Hiyerarşik Kilise),Üç Başpiskopos Kilisesi olarak da bilinen Trei Ierarhi, 1637’de inşa edilmiş büyüleyici bir dini yapıdır. Dış cephesi oyma taşlar ve karmaşık desenlerle süslenmiştir. Bu taş işçiliği Gotik, Rönesans ve Doğu mimarisinin muhteşem bir karışımını temsil ediyor. Efsaneye göre kilisenin dışı altın, gümüş ve lapis lazuli ile kaplıydı, ancak yüzyıllar önce Osmanlı Devleti Moldova’yı fethetmeye çalışırken kiliseyi ateşe vermiş ve tüm altını eritmiştir. 2. Dünya Savaşı ve komünist devrim sırasında, eski şehir merkezindeki birçok tarihi bina yıkıldı ve yerini çağdaş binalar aldı. Şehir ayrıca şehir meydanlarından halka açık parklara kadar çok çeşitli kamusal alanlara sahiptir. Romanya’nın ilk botanik bahçesi 1856 yılında burada kurulmuştur. Çağdaş ile gelenekselin uyum içinde yaşadığı Çağlar’da sanatseverler için çok sayıda müze, anma evi ve sanat galerisi bulunmaktadır. Doğa Tarihi Müzesi, Tiyatro Müzesi ve Yaş Sanat Müzesi mutlaka ziyaret etmeniz gereÇağda gezilecek yerler Milli parklardan botanik bahçelerine, sanat müzelerinden asırlık kiliselere kadar birçok turistik destinasyonu burada bulabilirsiniz.

St. Paraschiva Metropolitan Katedrali İtalyan Rönesansı tarzında inşa edilmiş olan St. Paraschiva Metropolitan Katedrali, Romanya’nın en büyük Ortodoks kilisesidir. Yapımına 1833 yılında başlanan kilise 1839 yılında tamamlanmıştır. Ancak kubbesi düşen kilise 1880 yılına kadar harap durumda kalmıştır. Kral 1. Carol’ın yardımıyla restore edilen kilisede hala orijinal çanlar bulunmaktadır. Nitekim çanlardan birinin üzerindeki yazıta, 1828 – 1829 savaşları sırasında Türk ordusundan elde edilen dört gülle yapıldığı yazmaktadır. Copou Park Copou Park, Romanya’nın milli şairi Mihai Eminescu’nun altında şiirlerini yazdığı ıhlamur ağacının bile ayakta durduğu 10 hektarlık bir park. Taş binalardan sıkıldıysanız kendinizi buraya atıp kısa bir rahatlama yaşayabilirsiniz.

Yaş’ta Şehir İçi Ulaşım

8 tramvay ve 20 otobüs güzergâhının bulunduğu şehirde şehir içi ulaşım oldukça kullanışlı. Ana bölgelere ve turistik yerlere kolayca ulaşabilirsiniz.

Yaş’a Nasıl Gidilir?

Demir Çağı yolu Türkiye’ye gitmek için karayolu ve hava yolu gibi birçok alternatife sahiptir. Ancak ulaşımın en hesaplı ve kolay yolu uçaktır. Romanya’nın küçük ama en eski havalimanlarından biri olan Yaş Havalimanı’na İstanbul’dan direkt uçuşlarla ulaşabilirsiniz. 8 kilometre uzaklıktaki şehir merkezine gitmek için 50 numaralı otobüsü kullanmanız gerekecek.

Yaş Mutfağı

Geleneksel yemekler açısından oldukça zengin bir mutfağa sahip olan Romanya’da şaşırtıcı lezzetler bulabilirsiniz. Aynı yaştaki bir restorana gittiğinizde bilmelisiniz ki, yiyeceğiniz en lezzetli yemek çorba ve salata olacaktır. Rumenlerin milli yemeği olarak gösterilen ancak bir Türk yemeği olan lahana sarmasını da burada denemenizi tavsiye ederiz. Rumenler bu yemeğin en iyisi olduğunu iddia ettikleri için sarmale diyorlar. Türk mutfağına çok benzeyen bu şehirde damak tadınızın aşina olduğu başka lezzetler de var. İşkembe çorbası bunlardan biridir. Yemeğinizi yedikten sonra kesinlikle geleneksel Romen tatlısı papanaşiyi denemelisiniz. Kızarmış peynirli çörekler üzerine yaban mersini ilavesi ile servis edilen papanashi, ekşi tatlı sevenler için harika bir lezzet.

Romanya’da Bulunan Türkiye Dış
Temsicilikleri

BÜKREŞ BÜYÜKELÇİLİĞİ


Adres: CALEA DOROBANTILOR 72, SECTOR 1 BUCHAREST-ROMANİA
Telefon: 00 40-21 206 37 00-04 (5 HAT)
Faks: 00 40-21 206 37 37
embassy.bucharest@mfa.gov.tr
http://bukres.be.mfa.gov.tr
Görev Bölgesi: Köstence Başkonsolosluğunun görev alanı hariç, bütün
Romanya

KÖSTENCE BAŞKONSOLOSLUĞU


Adres: B-DUL FERDINAND, 82, 900704, CONSTANTA / ROMANIA
Telefon: 00 40-241 607 910; 607 218
Faks: 00 40-241 615 367
consulate.constanta@mfa.gov.tr
http://kostence.bk.mfa.gov.tr
Görev Bölgesi: Constanta, Tulcea, Galati, Braila ve Calaraşi vilayetleri

Romanya gezi rehberine dair bilinmesi gerekenleri bu şekilde sizlere aktardık. Romanya’ya daha önce hiç uğramamış bireylerin daha hazırlıklı olması ve nitelikli bir gezi deneyimini duyumsaması adına tüm önemli destinasyon noktaları ve Romanya’da işinize yarayacak bilgileri sizlerin istifadesine sunduk. Bu rehber doğrultusunda harika bir gezi tecrübesi yaşayacağınızı temenni ediyor ve iyi tatilleri diliyoruz. Bir sonraki gezi turunuzda görüşmek üzere!

Yorum Yap

Yorum Yap